Top
21/03/2023

Siyasetin büyük değişim tarihi

Siyasetin bir kurum olarak milletin gerisinde kaldığına inanıyorum. Milletin ülkeye, yönetime, olaylara bakışıyla siyasetin bakışı çok farklılaştı.

Bunu en net deprem sonrasında yaşanan olaylarda gördük.

Millet, tüm siyasi farklılıklarını bir kenara bırakıp, afette can kurtarmak için birleşti ama siyasiler enkaz başında birbiriyle kavga etti ve ayrıştı.

Bu tutum öylesine büyük etki yarattı ki, iktidar ya da muhalefet ayrımı yapmadan, insanlar artık siyaset kurumuna bütün olarak tepki gösteriyor.

“YOK BİRBİRLERİNDEN FARKI”

“Hepsi birbirine benziyor, yok aslında farkları…”

Son zamanlarda insanlardan o kadar sık duydum ki bu cümleyi.

Çünkü çürük yapılara izin veren belediyelerin bir kısmının iktidara, bir kısmının muhalefete ait olduğu anlaşıldı.

Depremzedelerin dertleriyle uğraşmak yerine siyasilerin öfkeyle rakibiyle, hatta kendi ittifak içindeki diğer partilerle kavga ettiğini izledi insanlar...

Bazı siyasilerin partilerinden kopup yeni partiler kurduklarında aslında yeni bir hikaye yaratmadığı, diğerine benzediği ve sadece kişisel bir kavgası olduğu anlaşıldı.

Egosantrik partilerin bu denli çok olduğu zaman dilimi, siyasi tarihte çok az görülmüştür.

Farklılaşan, ayrışan, yeni bir siyaset dili kuran bir parti görülmüyor seçmen zihninde.

Karşıtlık üzerine siyaset yapan, ötekinin ne kadar kötü olduğunu anlatan, pozitif dili değil, negatif ayrışmayı öne çıkartan, makul çizgide değil, uçlarda dolaşan bir siyaset tablosu var.

Buna tepki her geçen artıyor.

GENÇLEŞMEYE VE YENİ YÜZLERE TALEP

14 Mayıs seçimlerine böyle bir atmosferde giriyoruz. Bu atmosferde yapılacak son seçim bana göre.

Kazanan ve kaybedenler için büyük bir değişimin, alt üst oluşun yaşanacağı bir seçim olacak. Bazı siyasilerin ve siyasi partilerin sahneden silineceği, yeni aktörlerin çıkacağı, bazı siyasilerin ise daha güçlü şekilde sahada yer alacağı bir seçim olacak bu.

Ancak hem muhalefet hem de iktidar cephesi için kesin olan şey, siyasette artık gençleşmeye ve yeni yüzler görmeye olan talebin önünde kimse duramayacak.

MUHALEFETİN VE İKTİDARIN GELECEĞİ BELİRLENECEK

Seçimi kimin kazandığına göre depremin fay hattı oradan kırılacaktır.

Erdoğan kazanırsa muhalefet cephesinde çok büyük deprem olacaktır.

Kılıçdaroğlu’nun, Temel Bey'in, Meral Hanım'ın ve yakın çalışma arkadaşlarının daha önce birçok seçime girdikleri için artık genel başkanlıkları sorgulanacaktır.

Davutoğlu, Babacan, Erbakan, İnce ise ilk seçimleri olduğu için belki durumları idare edilebilir.

Ancak pandemiye, ekonomik krize, büyük depreme, yozlaşma iddialarına rağmen, bu denli hırpalanan bir iktidarı yenemeyen muhalefetin, bütün olarak iflası ilan edilecektir.

Sadece siyasi aktörlerin değil, muhalefetin siyaset yapma şekli, kullandığı dil ve politikaları topyekun değişmek zorunda kalacak.

MUHALEEFET KAZANIRSA

Unutmayalım seçimi kazansa da bu Erdoğan’ın son seçimi. En azından kendisi öyle açıkladı. Sonrasında ne olacak? Hangi aktörler, hangi siyasiler AK Parti’yi yeni dönemde temsil edecek, yükü omuzlayacak, nerede konumlandıracak göreceğiz.

Peki Erdoğan seçimi kaybederse ne olacak?

Cumhur İttifakı üyesi partilerin genel başkanları doğal olarak sorgulanacaktır.

Fakat iktidarın değişimi, sadece siyasi partiler açısından değil, sosyoloji açısından da çok büyük bir değişime neden olacaktır.

20 yıl boyunca iktidarın bir şekilde parçası olmuş medyadan iş dünyasına, sivil toplum örgütlerinden bürokrasiye kadar toplumda çok güçlü değişimler yaşanacak.

Sanırım bu sosyolojik değişimde ne yapacağını da pek bilmiyor bu camia.

Diyeceğim o ki, iktidar ya da muhalefet fark etmez, kim kazanırsa kazansın, 14 Mayıs siyasette ve sosyolojide büyük değişimin olacağı bir seçim tarihi olacak Türkiye için.

Bu değişimin demokrasiye ve ülkeye faydalı olmasını ümit ediyorum.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp