Top
Güntay Şimşek

Güntay Şimşek

gsimsek@htgazete.com.tr

14/10/2019

'Başarı petrolün etrafını idare etmektir'

Azerbaycan’ın başkenti Bakü’yü aynı zamanda petrolün de başkenti olarak tanımlamak yanlış olmaz. Asırlardır her açıdan petrolle anılıyor, petrolle yıldızı parlamış ve parlıyor. Bakü, petrol sebebiyle başta Nobel kardeşler olmak üzere çeşitli dönemlerde dünyanın yıldız isimlerini de kendine çekmiş bir şehir. Petrolün tarihinde ilklere imza atan Bakü’de Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi SOCAR’ın (State Oil Company of the Azerbaijan Republic) neredeyse tüm önemli yatırımlarını, Türkiye’ye gönderilen petrol ve doğalgazın başlangıç noktası olan Sengeçal Terminali’ni, enerjiye dair tüm önemli yerlerini dolaştım. Bilgiler edindim ve unutamayacağım anılar biriktirdim.

Rüzgar-alev konseptiyle yapılan şirketin ödüllü merkezi SOCAR Tower’a da elbette yolum düştü. Binayı inşaat aşamasında Tekfen İnşaat yetkilileriyle kısmen dolaşmıştım. Bu ziyaretimde ülkemizdeki en büyük dış yatırımcı unvanına sahip SOCAR Türkiye’nin Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda ana SOCAR’ın da Yatırımlar Başkanı görevini yürüten Vagıf Aliyev ile biraya geldim. Azerbaycan’ın petrolünü ve doğal gazını, enerji yataklarına ev sahipliği yapan Hazar Denizi’nin statüsü meselesini, dünya pazarlarına açılma çalışmalarını Türkiye’deki yatırımlarını ve gelecek planlarını her şeyi konuştum.

Aliyev’e Hazar’ın statü sorununun çözülmesi sonrasında ne gibi gelişmeler beklediklerini sordum. Ancak petrole sahip bir ülkenin bulunduğu coğrafyada politik anlamda karşılaştığı zorluklarla ilgili soruma verdiği cevap dikkat çekiciydi: “En büyük başarı bulunmuş olan petrolü ve petrolün etrafındaki konuları düzgün idare etmektir. Her bir ferdin yararlanmasını sağlamak en büyük başarıdır.” Merak ettiğimi tüm hususlarda Vagif Aliyev’den oldukça bilgilendirici, merakları giderici cevaplar aldım.

- Son yıllarda bir millet, iki devlet kavramını anlamlandıran en önemli gelişme SOCAR’ın Türkiye’deki yatırımları oldu. Türkiye’deki en büyük ve anlamsal olarak da en değerli dış yatırıma imza attınız. Siz nasıl bir vizyonla yola çıkmıştınız, bugün geldiğiniz nokta PETKİM’i satın aldığınızda hedefinizde var mıydı? SOCAR’ın Türkiye’deki vizyonu nedir?

Bizim Türkiye’deki yatırımlarımız tesadüf eseri olan bir yatırım değildir. Bilirsiniz Azerbaycan bağımsızlığının ilk yıllarından ekonomisinin en önemli gelir kaynağı petrol ve gaz oldu. Bunu geliştirmek için ülke olarak çok çaba sarf ettik. Azerbaycan’ın milli lideri rahmetli Haydar Aliyev 1993 yılının yazında ilk önem verdiği alan petrol oldu. O dönemlerde Azerbaycan ekonomisinin hızlı bir şekilde en yüksek seviyeye çıkarabilecek tek şey petroldü. 20 Eylül 1994 yılında Azerbaycan da uluslararası yatırımcıların iştirakiyle ilk kontrat, “Asrın Petrol Anlaşması” olarak anılan ilk anlaşma imzalandın. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı da (TPAO) bu şirketlerden birisiydi. Tabi o yıllarda dünya genelinde gaz henüz ön planda değildi ve değer kazanmamıştı.

Kısa süre önce 25. Yılını kutladığımız bu anlaşmayla yabancı yatırımların Azerbaycan ekonomisine katkısına bir kapı açılmış oldu. Büyük miktarda üretilecek petrolün Hazar’dan çıkarılarak, dünya pazarlarını sunulması stratejik bir vizyondu. O zamanlarda bunun için BTC (Bakü-Tiflis-Ceyhan) Ham Petrol Boru Hattı dizayn oldu. Bu boru hattı için çok emek sarf edildi. Bu hattın istenilen yerlerden geçmesinde çok büyük zorluklar yaşandı. Haydar Aliyev’in çabalarıyla Gürcistan’dan geçerek Türkiye üzerinden Ceyhan’a ulaştırıldı. Petrol sahalarına milyar dolarlık yatırımlarla boru hattı çekildi. Mayıs 2006’da BTC hizmete başladı ve ilk petrol hikayesi Azerbaycan için başlamış oldu. Sonraki yıllar Azerbaycan Hazar Denizi’nde Şah Deniz sahasında çok büyük rezervlerde doğal gaz buldu. Buralar için yatırım kararları verildi. Gürcistan ve Türkiye pazarları için ilk etapta gaz temin edildi.

Bu anlattıklarım Azerbaycan’ın petrol-gaz stratejisinin iç marjı olarak değerlendirilebilir. Zira Azerbaycan’ın 2003 yılından sonraki dönemde devlet başına gelen genç lideri İlham Aliyev, daha önce on yıl boyunca SOCAR’da Yurtdışı Yatırımlar Başkanı olarak çalışmıştı. Devlet Başkanı olarak Aliyev, bir siyasi yönetici gibi değil, bir iş adamı vizyonuyla bu işlerin içinde oldu ve yönlendirdi. 2006 yılından sonra İlham Aliyev petrol stratejisinin ikinci etabının başlaması için yeni kararlar alınması gerektiğini söyledi. Ve bizleri bu stratejinin geliştirilmesi için görevlendirdi. Bu maksatla ilk olarak komşu Gürcistan’da yatırımlarla ilgili kararlar aldık. Ondan sonra daha büyük vizyonda iki devlet bir millet düşüncesine yalnız siyasi düşünceyle bakmayıp tamamen ekonomik bir planlamayla yatırımlarımızın mutlaka Türkiye’de olması gerektiği yönünde önemli kararlar aldık. 2007’de Türkiye’de ihaleye girdik ve PETKİM’in yüzde 51 hissesini aldık. Ve diğer yatırımlarımız başta Star Rafinerisi olmak üzere onu takip etmeye başladı.

-Petrol sizin için ne anlam ifade ediyor? Siz petrolü nasıl görüyor, nasıl tanımlıyorsunuz?

Herkes petrolü farklı bir şekilde karakterize edebilir. Benim için petrol zahmettir, emektir. Çok büyük bir emek. Eğer petrole hammadde gibi baksak farklı renkleri olan sıvı bir maddedir. Ama büyük risktir, büyük paradır. Petrolün üretilmesi, petrolün bulunması hatta bulunmaması bile büyük bir masraftır. Dünyada petrol aramalarında yedi kuyudan birinden sonuç alınabiliyor. Yani petrol çıkmayan altı kuyuda emek, masraf ve zaman boşu boşuna harcanıyor. Bugün dünyada petrolün bir varili belli bir dolar karşılığı olan ürün gibi görülüyor. Ama bizler, bu sahada çalışanlar farklı şeyler görüyoruz. Jeolojik, jeofizik aramalarından başlamışız sonra keşif işleri, üretim işleri, kazma işleri bulunduktan sonra da çok büyük yatırımlar, platformlar, deniz gemileri… Özetle büyük bir organizasyon gerektiriyor.

- Petrol gibi bir maddeye sahip olan coğrafyada bulunmanın getirdiği sıkıntıları, işin politikası ve stratejisini nasıl yorumlarsınız?

Çok doğru söylüyorsunuz. Bu yıl 20 Eylül’de ‘Asrın Petrol Anlaşması’nın 25’nci yılı kutlandı. Cumhurbaşkanımız İlham Aliyev’de bu kutlamalara katıldı. Aliyev, kutlamalarda yaptığı konuşmada; “Petrol çok yerde bulunur, bulunduğu ülkelere hiçbir zaman mutluluk getirmez” dedi. En büyük başarı bulunmuş olan petrolü ve petrolün etrafındaki konuları düzgün idare etmektir. Ve onun neticesi olarak bundan devletin, milletin, insanların her bir ferdin yararlanmasını sağlamak en büyük başarıdır. Biz çok mutluyuz, çünkü Azerbaycan’da siyasi liderimizin başkanlığıyla bu mutluluğu yaşıyoruz. Azerbaycan ilk 1994’te büyük projelere imza attı. Bu projelerden sonra büyük gelirler elde ettik. Fakat önemli olan bu gelirlerin en iyi şekilde idare edilmesi en önemli işlerin başında geliyor.

Şirketler ve devletlerin bu hammaddelerin satışını ilk etapta düşünmesi mantıklıdır. Ama uzun vadeli bir planlamada bu şekilde satışların gerçekleştirilmesi ekonomik açıdan doğru olmayabilir. Biz bu etabı geçtik. Belli bir süreden sonra stratejimizi, hammadde olan petrol ve gazdan katma değerli ürünler geliştirmek için belirledik. Böylece katma değerli ürünlerden daha fazla gelir elde etmeye geçiş yapma kararı verdik. Ve bu projelerimizi artık hayata geçirmek durumundayız.

PETKİM’i satın alma stratejimiz iyi bir örnektir. Türkiye’de yapmış olduğumuz ve geçen yıl Ekim ayında Cumhurbaşkanlarımızın katılımıyla açılışı yapılan Star Rafinerisi, bizim ham petrolü işleyerek, petrol ürünlerine dönüştürerek, katma değer yaratma stratejimizin en önemli adımıdır.

- Türkiye’de PETKİM’i satın aldıktan sonra büyük yatırımınız Star Rafinerisi’ni Azerbaycan petrolünün dünya pazarına çıktığı Ceyhan’da değil de İzmir Aliağa’da hizmete soktunuz. Rafineri yatırımı ve yer belirleme süreci nasıl gelişti?

Azerbaycan menşeili petrolün veya rafinerinin bulunduğu yakın petrolün kullanılması ekonomik bir meseledir. Bizim rafinerimiz dünyada en yeni nesil ve en son teknolojidir. Yıllık 10 milyon ton kapasitesi var. Biliyor musunuz biz ilk planımız rafineriyi Ceyhan’da yapmaktı. Ancak PETKİM bizi Aliağa’ya çekti. Çünkü orada rafineri yapmak katma değer yaratma açısından çok cazip projeydi. Tek rafineri olarak da görmemek gerekir. Petrokimya, liman, depolar… PETKİM için gerekli hammadde olan naftayı rafineriden tesise götürme avantajı var. Yani burada taşımacılık masrafı sıfırlanmış oluyor. İstediğimiz zaman biz kendi rafinerimizde Azerbaycan petrolünü de kullanabiliriz. Ama ihtiyacımız olursa.

- Star Rafinerisi Azerbaycan petrolüne de uygun mu?

Uygun. Bir sıkıntı olmaz. Bizim rafineri 4-5 farklı petrol türlerine uyumlu bir şekilde dizayn edilmiştir. Sadece Azerbaycan petrolüne değil, diğer petrol türlerine de uyumlu bir rafineri. Bizim için önemli olan ekonomi. Bugün bu petrol türü yarın başka bir tür kullanılabilir.

- SOCAR tarafından yapılan değerlendirmelere göre bu yatırımlar yaklaşık 11-12 yılda geri dönecek. Sizin bir de BP’yle ortak petrokimya yatırımınız daha var. Bu ortak yatırıma PETKİM’de hissedar olarak katılacak mı?

PETKİM halka açık bir şirket ve belirli kurallarla yönetiliyor. Biz mutlaka önemli kararların her birini yurt içi ve yurt dışı yatırımcılarımıza bildiririz. SPK mevzuatı var. Bu tür stratejik kararlar verirken mutlaka yatırımcılarımız bu kararları bilecekler. Biz Star Rafinerisi’ni yaptığımızda da PETKİM burada hissedar değildi. Daha sonradan karar alındı ve hisse sahibi oldu. Gelecekte her şey olabilir.

- SOCAR Türkiye’yi Londra, Hong Kong ve İstanbul gibi finans merkezlerinde halka açmak gibi planlarınız vardı. Bu konuda çalışmalar nasıl gidiyor?

Bizim stratejik vizyonumuzun çok önemli bir pozisyonu SOCAR Türkiye’yi halka açmak. Ortaklığımızı uluslararası alana açarak büyümek istiyoruz. Bu sahada biz kendi ekibimiz ve uluslararası bankacılık alanında ve leasing alanında uzman olan kişilerle çalışıyoruz. Bizim ilk planlarımız 2021 gibi gözüküyordu. Ama dünya ekonomisinde şu an bir yavaşlama söz konusu. Bu coğrafya da ve uluslararası şirketler bu tür kararlar almış durumda. Bizde bakacağız. İster Türkiye’nin ekonomik durumu, ister Türkiye’nin ekonomik durumunun yabancılar için ne kadar cazip olacağı ulusal ve küresel pazarın durumuna göre bizde kararımızı vereceğiz. 2021’de olabilir veya ertelenebilir. Bizim için en önemlisi en uygun zamanda bu işi yapabilmek.

- Türkiye’de BTC Ham Petrol Boru Hattı, BTE (Bakü-Tiflis-Erzurum) Doğalgaz Boru Hattı’na sahiptiniz. İkinci bir BTE Doğalgaz Boru Hattı daha yaptınız. Güney Gaz Koridoru olarak anılan bu hat Trans Anadolu Projesi (TANAP) ile Türkiye’yi geçip Avrupa’da yoluna Trans-Adriyatik Boru Hattı Projesi (TAP) olarak devam edecek. İlk planlamaya göre bu hattan 16 milyar metreküp gaz akacak. Ama boru hattının kalınlığına bakarak SOCAR’ın veya Azerbaycan’ın başka biz vizyonu olduğu akla geliyor. Mesela önümüzdeki yıllarda yakın coğrafyadaki ülkelerin gazını da TANAP’la Avrupa’ya taşımak gibi bir fikir olabilir mi?

Dünyada özellikle büyük petrol projeleri ve gaz projeleri birbirinden farklı özelliklere sahiptir. Eğer petrol sahalarının işlenmesi ve pazarlara taşınması o alanda mümkünse, açık denizlerde, uzak olan sahalarda bile üretilen petrolü ister boru hattıyla, ister demiryoluyla taşımak mümkündür. Bunun taşınma yolunun yapılmasına çok zaman ihtiyaç duyulmuyor. Şah Deniz dünyanın en büyük gaz sahalarından biridir. Bu gibi sahalarda işletmeye başlamak için buralarda üretilecek gazın önceden müşterisinin bulunması ve taşıma yollarının yapılması gereklidir. Şah Deniz projesi SOCAR’ın partneri olan bizim operatörümüz olan BP ve diğer ortaklar, Türkiye’den TPAO’nun da %8 ortaklığı bulunuyor, bir işbirliği ve iş planı yapılması gerekiyor.

Biliyorsunuz BOTAŞ’ın da ortak olduğu Doğu Avrupa ülkelerinden oluşan bir konsorsiyum NABUCCO adı altında bir boru hattı proje geliştirildi. Tahminen 10-12 yıl bu proje üzerinde çalışıldı. Bu projenin hayata geçmesinde problemler yaşandı. En büyük problemde doğal gaz kaynaklarına sahip şirketlerin bu konsorsiyumda temsil edilmemesiydi. Halbuki gaz sahasına para yatıran şirketler, pazar tarafında mutlaka yatırımlarını dengelerler. Ama yalnız bir tarafında olursa herkes kendi yatırımı çerçevesinden bakacağından bunun çözülmesinde problemler ortaya çıkar. Zaman kaybına neden olur. Biz bunu NABUCCO örneğinde gördük, yaşadık.

- Bu sebeple mi TANAP’a ortak oldunuz ve TAP’ta da son söz sahibi siz siziniz?

Ben şunu söylüyorum Güney Gaz Koridoru (Azerbaycan’dan İtalya’ya uzanan boru hattı) bütünü tek boru hattından ibaret değil. Bunun en önemli bölümü denizdeki gazı pazara çıkarma işlemleridir. Mutlaka Şah Deniz sahasında ciddi paralar harcanacak. İlk aşamada 25 milyar dolarlık bir yatırım tahmin edildi. Fakat yatırımlar bu rakamdan aşağıda oldu. 2 milyar civarında daha aşağıda bir yatırım oldu. Bizimde çok ciddi katkılarımızla proje çok iyi yönetildi. Masraflarımız düştü. Ondan sonra BTE Gaz Hattı’na paralel ikinci bir boru hattı döşendi. Türkiye kısmında TANAP, üçüncü kısmı ise TAP oldu. TANAP projesi Türkiye’de 1850 km civarında ve önemli bir kısım. Bu projeyi Sayın Cumhurbaşkanlarımız belirledi. Bu iki başkanın isteği, arzusu yeterince olmasaydı biz bu projeyi hayata geçiremezdik. Çok sorunlar çıkardı. Ortaklık sorunları, mali sorunlar çıkabilirdi ve daha başka şeyler çıkabilirdi. Biz Türkiye’deki yetkililer ve Enerji Bakanlığı’nın desteğiyle, BOTAŞ’ın TANAP’ta yüzde 30 pay sahibi olmasıyla çalışmaya başladık. TANAP’ı yaptık.

- Ama sorumun cevabını almadım. TANAP’a başka ülkelerin gazları da girebilir mi? Türkmenistan, Irak, İran gibi...

Bizim 56 inç kalınlıktaki boru hattımız çok zor bir coğrafyadan geçiyor. Sizin de memleketiniz olan Erzurum’dan Sarıkamış’tan 2 bin 800 metre yüksekliklere çıkarak çok zor bir coğrafyadan geçiyor. Türkiye-Yunanistan sınır hattına kadar bu boru hattının kapasitesi hâlihazırda yılda 16 milyar metreküp. Avrupa’ya devam eden hat ise 10 milyar metreküp. Ama bu projeler öyle dizayn edildi ki sonradan kapasite artırmak için bir şeye ihtiyaç duyulmuyor. Bunun da potansiyel kapasitesi 31,5 milyar metreküpe kadar çıkabilir. Bugün o kapasite var mı? Yok! Ama çıkarılabilir. Ne zaman çıkarılabilir? Gaz bulunduğu zaman. Biz büyük hissedar olarak, Azerbaycan şirketi olarak teorik gaz hacimlerine yatırım yapmazdık. Siyasi problemler çözüldükten sonra İran, Irak, Türkmenistan gazı olsun hepsine bakarız, ama biz daha çok kendi rezervlerimize yapılacak yatırımlardan gaz hacimleri için bu hattı yaptık. Bizim bugün üzerinde çalıştığımız devam eden gaz sahası geliştirme projelerimiz var. Ümit ve Babek sahaları bunların başında geliyor. Üretim yapılır ve üretimin artırılması için projeler hayata geçirilebilir. Abşeron yatağı Fransa’nın TOTAL şirketiyle yüzde 50-50 ortaklıkla yatırımımız devam ediyor. Karabağ yatağı Norveçli Equinor

Şirketiyle yüzde 50-50 ortaklığımız var ve yatırımlarımız devam ediyor. Bizim büyük gaz rezervlerinin beklendiği sahalarımız var. Azeri-Çırak-Güneşli yatağında derin petrol katmanlarının altında büyük gaz rezervleri var.

- Azerbaycan’ın doğalgaz kaynakları veya keşfedilmiş yatakları dikkate alındığında tahmini rezerv miktarları hakkında neler söylersiniz?

Abşeron yatağından rezervler bulunuyor. Karabağ yatağında aynı şekilde, Azeri-Çırak-Güneşli sahasında derin kat gazları bulunuyor, Ümit ve Babek’te, bu ikisi birbirine bağlı yüzde 90’ın üzerinde gaz bulunuyor. Dolayısıyla yıllar boyunca yetecek gazımız var. Ürettiğimiz ve üreteceğimiz gazın taşınması için boru hatlarımız da var. Gazımızı şu an sıvılaştırarak başka pazarla ulaştırmak gibi sorunlarımız da yok, böyle projeyi geliştirme planımız da bulunmuyor.

 

- SSCB dağıldıktan sonra 1994’te Azerbaycan Asrın Petrol Anlaşması’na imza attı. Sonraki yıllarda BTC Ham Petrol Boru Hattı gündeme geldi. Boru hattı yapılırken Kazakistan petrolünün de aynı hattan Ceyhan’a gelebileceği tartışıldı. Türkmen gazının da Trans Hazar Projesi ile Azerbaycan üzerinden Türkiye’ye gelme planları konuşuldu. Daha sonra Hazar’ın statü tartışması sebebiyle bunlar rafa kalktı. Ancak 2018’de Hazar’ın statü meselesi beş kıyıdaş ülkenin anlaşmaya imza koymasıyla çözüldü. Statü sorununun çözülmesiyle birlikte Azerbaycan’ın elde ettiği ne gibi avantajlar oldu?

Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan gibi ülkelerin yurtdışı pazarına açılması çok önemli. Azerbaycan petrol ve gazın stratejini kendi kaynaklarından yararlanarak boru hatlarıyla yurtdışına açılmasını önem vermiş ve ilk günden sağlamış bir ülke. BTC de bizim için çok önemli bir yatırım ama tek değil. Azerbaycan’ın bugün ve SSCB döneminde yapılmış boru hatlarını da göz önüne alırsak Rusya’yla hem petrol, hem gaz bağlantısı var. İran’la gaz boru hattı var. Gürcistan’la gaz boru hattı var. Yine Gürcistan’la petrol boru hattı var. Kapasitesi bugün günde 90-95 bin varil. BTC, BTE, TANAP bağlantısıyla Avrupa’ya çıkışımız var. Bundan başka Azerbaycan’ın Rusya demiryoluna bağlantısı var. İran’la demiryolu bağlantısı var. Aynı şekilde Gürcistan’la var. Bakü-Tiflis-Kars demiryolu bağlantısı var. Bu anlattığım etkenler ihracatımızın bir parçasıdır. 8-9 tane avantaj sağlayan yol var. Ve bu Azerbaycan’ın devlet stratejisidir. Bizim yollarımız açık ve çalışır olmalıdır. Komşularımızda bu yolu düşünmeliler.

Son 5-6 yıldır BTC’den sadece Azerbaycan petrolü taşınmıyor. Hem Rus hem Türkmen petrolü de taşınıyor. Bir zamanlar Kazak petrolü de taşınıyordu. Fakat onlar şimdi Rusya’dan deniz üzerinden gemiyle taşıyorlar. Aslında oradaki yatırımcılar da petrolü BTC gibi bir alternatif yoldan taşınmasını istiyorlar. Bizde onların petrollerini BTC’den taşımak istiyoruz.

- Hazar Denizi’nde yeni boru hattı döşenmesine yönelik adımlara kıyıdaş bazı ülkeler doğal yaşama zarar vereceği ve çevreyi kirleteceği gerekçesiyle sıcak bakmıyorlardı.

Biliyorsunuz Hazar kapalı bir deniz olduğu için petrol boru hattının çekilmesinde komşularımızın endişesi var. Ama enteresandır dünyada ilk deniz altı boru hatları Hazar’da çekilmiş. Bugünde Hazar’da bin km boru hattı var. Hem Rusya, hem Türkmenistan ve hem de Azerbaycan sahalarında üretilen petrol ve gaz borularla taşınıyor. Bu konu, ekoloji ve çevresel meseleden çok başka bir konudur bu bir. İkinci mesele ise Trans Hazar Doğalgaz Boru Hattı’nın önünde Hazar’ın statüsüyle ilgili sorunların bulunmasıdır. Hazar’a kıyıdaş olan devletler arasında uzun zaman bir anlaşma yapılmadı. Geçen yıl Hazar’ın statü meselesini çözen bir anlaşma imzalandı.

- Uzun süre Hazar’ın statüsü göl mü, deniz mi şeklinde tartışıldı. Son anlaşmayla ikisi için de karar verilmedi. Hazar yeni haliyle anlaşma çerçevesinde değerlendirdiğimizde ne göl, ne deniz!

Evet, bu yeni anlaşmayla Hazar’ın çok enteresan bir statüsü belirlendi. Ne göldür, ne de deniz. Büyük bir su topluluğudur! Herkesi mutlu edecek bir şekilde statüsünün çözülmesi gerekiyordu. Diplomatik kurumlar çok uzun vadeli görüşmelerden sonra bir karara vardılar. Kısa süre önce (1 Ekim 2019) Rusya Cumhurbaşkanı da Hazar Denizi'nin hukuki statüsüyle ilgili anlaşmanın onaylanmasına ilişkin yasayı imzaladı. Ancak Hazar için yapılan anlaşma Trans Hazar Boru Hattı’nın çekilmesini kapsamıyor. Belli bir şekilde uluslararası çevre standartlarında iki komşu ülke arasında anlaşmaya izin veriyor. Bu anlaşma belli kapıları açıyor. Boru hatlarında birinci etap siyasi karardan da önemli olan ekonomik karardır. Aslında herkes politik değerlendirme yapıyor. Politik değerlendirme Türkmenistan ve Kazakistan’ın enerji kaynaklarının Avrupa’ya çıkışı için yapılıyor. Biz de devlet olarak üzerimize düşen bütün görevleri yapmak için hazırız. Devletlerarası ikili ve çok taraflı anlaşmalara hazırız. Ev sahibi ülke anlaşması yapmaya hazırız. Azerbaycan olarak biz mevcut sistemi bu bağlantılara açmaya hazırız. Eğer bu projeler ekonomik olursa SOCAR’la veya diğer yatırım kuruluşlarıyla bu projelere katılabiliriz. Bunların hepsini beyan etmiş durumdayız. Üzerimize düşen bütün görevleri yerine getirdik ve daha fazlasını yapmaya hazırız. TANAP’ta kapasitemiz var, onu da açmaya hazırız. Gaz sahibi diğer ülkelerde bunları söylesin ve görevlerini yerine getirsin.

- Azerbaycan doğalgazını Avrupa’ya, İtalya’ya taşıyacak olan TAP ne zaman bitecek?

TAP’ın İtalya üzerinde belirli bir problem vardı, çözüldü. Bunun için çok ciddi uluslararası kuruluşların Avrupa Birliği’nin devreye girmesi söz konusu oldu. Bilirsiniz popülist siyasetler her yerde var. Ama biz bir yatırımcı olarak eminiz. Bu projenin 2020 yılının sonunda bitmesini bekliyoruz. Bunun ciddi bir altyapısı var. Kim bunu durdurmak için uğraşırsa cezası da var. Kolay değil uluslararası taraflar, kurallar ve hukuk var.

- Türkiye’de doğalgazın pazar tarafında da yer alıyorsunuz. Bursa ve Kayseri doğalgaz dağıtımı sizde. Yeni şehirler, yeni hedefler var mı?

Bunlar bizim yatırım stratejimiz içinde. Hiçbir yatırımımız tesadüf değildir. Biz petrol-gaz şirketinden enerji şirketine dönüştük. SOCAR Türkiye bir Türk şirketidir. Azerbaycan kapitaliyle kurulmuş Türkiye şirketidir. SOCAR Türkiye’de verdiğimiz kararlar Türkiye çapında olan projelere bağlıdır. Bugün en yeni projemiz, yeni petrokimya projesidir. Yeni yatırımları fazla anlatmak istemiyorum, ama belli bir stratejimiz var.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp