Top
18/03/2023

Bürokraside Devlet Aklı stratejisi

Mark Twain takma adını kullanan ABD’li Yazar Samuel Langhome Clemens, “Ülkeye sadakat her zaman; hükümete sadakat hak ettiği zaman” der. Bu söz bize devlet aklı ve hafızasının önemini anlattığı kadar, devlet bürokrasisinde ehliyet ve liyakatin ne kadar hayati olduğunu gösteriyor.

Ekonomik sıkıntılar ve yaşadığımız doğal afetlerden sonra bir süredir, ülkeye ve siyasilerin söylemlerine hâkim olan bir kanı var ki yanlış da sayılmaz.

Kurumsal kapasitelerimizde düşüş kadar ülkenin yetişmiş insan kaynağının etkili ve etkin kullanılmaması, işe göre adam prensibinin unutulmuş olmasından rahatsız herkes.

Ehliyet, liyakatin önemi en acı ve yakıcı şekilde depremde karşımıza çıktı. Artık herkesin üzerinde mutabakat ettiği ancak bir türlü yaşamımıza egemen kılamadığımız; Nepotizmden uzak duramamaktan hepimiz şikâyetçiyiz.

Kamuya yapılan atamalarda ehliyet ve liyakatin yerini akrabalık, hısımlık, arkadaşlık, iltimas, partili olma, mikro gruplara mensubiyet, torpil, kayırmacılık alıyor çoğu zaman.

Hal böyle olunca sonuçları da yaralayıcı ve yıkıcı oluyor…

Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun hem seçim programına ve yol haritası metnine koyduğu, hem de söylemlerinde sıkça vurgu yaptığı, “Ehliyet ve liyakatli kadrolarla çalışacağız” sözlerinin sahici olup olmadığı bürokrasi kademelerinde ve geniş halk kitlelerinde de merak ediliyor.

Bu konuda çok soru alıyoruz; açıkçası biraz da endişeyle vatandaşlar, “Ülkeyi yönetecek bürokratik kadroları var mı?” diye soruyor.

Özellikle ekonomik kriz ve depremden sonra bu konu daha fazla sorgulanır oldu. CHP, bu konuda bir hazırlık içinde ve bazı adımlar atmaya hazırlanıyor.

Özellikle geçiş sürecinde devlet kadrolarının etkin kullanımı; Merkez Bankası, SPK, Genelkurmay Başkanlığı, MİT Başkanlığı gibi kritik görevlere yapılacak atamalarda devlet aklının, devlet hafızasının işletilmesi ve ehliyetli, yetkin isimlerle çalışılması yönünde bir mutabakat var.

Kulağa hoş geliyor ancak hayata geçirilmesi pek de kolay değil. Güçlüklere rağmen benim görüştüğüm isimler, atılması gereken adımlar, yapılması gereken çalışmalar olduğunu belirtirken, bazı meseleleri rotasına sokmak için yetişmiş kadrolardan faydalanacaklarını söylüyor.

Bu kadrolarla ilgili de çalışma yapıldığını öğrendim. Özellikle kenara, kıyıya itilmiş veya bir şekilde emekli olmuş ya da denklem dışına çıkmış isimlerle çalışmayı planlıyor Kılıçdaroğlu…

Bunun için özel kanun çıkarılacak. Kamuda halihazırda 65 yaş kriteri bulunuyor. 65 yaşını doldurmuş isimler emekli ediliyor. Bazı güvenlik kurumlarında veya yıpranma olan mesleklerde bu yaş daha düşük olabiliyor. CHP, iktidara gelinmesi durumunda bir yasa çıkararak, kamuda çalışma yaş haddini 65’ten 70’e yükseltecek.

Böylelikle emekliliğine kısa süre kalmış ancak hem tecrübe, birikim hem de devlet aklı açısından yetkin isimler yönetim kademelerinde görevlendirilecek. Bir şekilde emekli olmuş isimler ise yasa çıkarılarak, emekliliği dondurulup kamuya geri döndürülecek. Geçmişte DPT gibi devletin hafızası ve tecrübe kaynağı olan kurumlarda çalışmış olanlar da kamuya dönecek.

İnsan kaynağı şu anda devlet kademelerinde ve kamuda önemli bir sorun.

Geçmişte de benzer sorunlar yaşandığında hem yurt içindeki özel şirketlerden hem de yurt dışından transferler yapılmış, bu özel kişilerin maaşlarıyla ilgili düzenlemelere gidilmiş ve yasalar çıkarılmıştı. 57. Hükümet döneminde yurt dışından bakan getirilmiş, özel ekonomi programları devreye sokulmuştu.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin insan kaynağı açısından zengin olduğunu ancak çeşitli yaklaşımlarla kendilerine fırsat tanınmadığını düşünüyor.

AK Parti iktidarları döneminde de başta üç dönem kuralının esnetilmesi olmak üzere, farklı zamanlarda siyaset ve bürokraside tecrübe ve birikimlerden yararlanma yoluna gidilmişti. Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu, bakan yardımcılığı mekanizması, TSK personel kanunu değiştirilerek Genelkurmay Başkanı’nın 67 olan yaş haddinin birer yıllık sürelerle 72 yaşına kadar Cumhurbaşkanınca uzatılmasına olanak tanınmıştı.

Bu ülke hepimizin; bizler gittikten sonra evlatlarımız, torunlarımız ülkenin bekası ve geleceği için yaşayacaklar. İşimiz siyaset olmasa da ülkümüz, hedefimiz bir…

Mustafa Kemal Atatürk diyor ki, “Siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen sonuç, cahiller tarafından yönetilmeye razı olmaktır. Asıl önemli olan ve memleketi temelinden yıkan, halkını esir eden, içerideki cephenin suskunluğudur.”

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp