Top
Ayşe Özek Karasu

Ayşe Özek Karasu

akarasu@htgazete.com.tr

03/07/2022

Putin’le uzaktan dalga geçtiler, G20’de aynı masada ne yapacaklar

Madrid zirvesinde NATO’nun yeni stratejik konseptiyle Rusya düşman ilan edildi; düşmanla oyun olmaz ama Putin’le dalga da geçildi. Daha doğrusu Madrid’deki zirveden önce Almanya’da, Elmau’daki G7 zirvesinde buluşan zengin takımı sululuk yaptı. Belli ki yuvarlak masaya gömlekli vaziyette derbeder oturmayı planlamışlar. Oturup o fotoğrafı verdiler de.

İngiltere Başbakanı Johnson, Putin’den daha güçlü olduklarını göstermek için ceketleri çıkarmakla yetinmeyip üst tarafı tamamen fora ederek göğüs şov yapmayı önerdi. Kanada Başbakanı Trudeau da “Çıplak göğüsle at binerken fotoğraf çektirelim” diye şakayı gediğine oturttu.

Elmau Şatosu'nda gömlekli sıcak ve samimi G7 zirvesi

Putin’in at üstündeki pozundan bu yana 15 yıl geçti, aynı kalibrede olup olmadığı bilinmez. Putin, alaycı sözlere Aşkabat’tan cevap verdi; “Belden yukarı mı aşağı mı soyunacaklar bilemem ama iğrenç görünecekleri kesin. Ruh ve beden uyumu için spor yapmak, alkolü azaltmak ve diğer kötü alışkanlıkları bırakmak gerekiyor” dedi.

Bu bilinmezlikler arasında şurası kesin; Putin, Ukrayna’yı işgaliyle NATO’nun yıllardır aradığı düşmanı kendi eliyle tepside sunduğu ve ittifakı yarı koma halinden uyandırdığı için karşı taraf bu kadar keyifli.

OTUZ YILDIR ARANAN DÜŞMAN

Yıl 1992; soğuk savaş sona ermiş. NATO’nun Mons’taki Müttefik Kuvvetler Yüksek Karargahı’nda (SHAPE) yeni stratejik konsepti anlama turundayız. Türk misyonunda TSK’nın yeni dönemdeki rolünü anlatan videoyu izliyoruz. F-16’lar eşliğinde tok bir ses girizgah yapıyor; “Su uyur düşman uyumaz…”

Ama ortada düşman filan yok. Sovyetler Birliği dağılmış, Varşova Paktı tarihe gömülmüş ve kimlik bunalımına giren Batı ittifakı sancılı bir süreç sonunda 1991 stratejik konseptini çıkarabilmiş. Egemenliğini kazanan “eski Sovyet uydularının” çoğulcu demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan haklarına saygı ve piyasa ekonomisi yolunda politikalar izlemeye başladığı; Avrupa’daki siyasi bölünmenin üstesinden gelindiği vurgulanıyor. Silahsızlanma anlaşmaları ve asker indiriminden de dem vuruluyor, bir savunma örgütü olarak kurulan NATO artık bir güvenlik örgütüne dönüşmüş bulunuyordu.

Atlantik ittifakı doğuya doğru genişlerken 1997’de NATO-Rusya Ortaklık Konseyi kurulmuş ama Avrupa’da güvenlik ve istikrarı tehdit eden başka gelişmeler meydana gelmişti. Balkanlar’daki ihtilaflarda yaşanan insanlık trajedileri üzerine 1999’da yeni bir stratejik konsept daha oluşturuldu. Sovyetlerin dağılması sonrası ortaya çıkan etnik sorunlar, bölgesel çatışmalar, nükleer ve konvansiyonel silahların kontrol altına alınması ve uluslararası terörizm gibi problemler yeni yapılanma ve yeni misyonların belirleyicisi oldu. Balkanlar’dan Aden Körfezi’ne, Afrika’dan Afganistan’a geniş bir bölgede operasyonlara girişti.

NATO’nun yıllardır aradığı düşmana karşı ilk uyanışı Rusya’nın 2014’te Kırım’ı ilhak etmesiyle kıvama gelmeye başladı. Ancak ittifak kendi içinde siyaseten huzursuzdu. Trump’ın bütçe üzerinden ittifak ortaklarına yönelttiği eleştiriler, Macron’un “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti” sözü, Merkel’in “Avrupa sırtını ABD ve İngiltere’ye dayamayı bırakmalı, kendi kaderimizi ele almalıyız” çıkışı ve son olarak ABD’nin palas pandıras Afganistan’dan çekilmesi kimlik krizinin köşe taşları oldu. Ta ki, Putin Ukrayna’yı işgal edene kadar…

HİNT-PASİFİK ORTAKLIĞI

Madrid zirvesinde Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğine çekincesini geri çekmesiyle “zafer mi, hezimet mi” bağlamında anlamsız bir tartışmaya girdiğimiz için küresel yeni güç dengelerinin oluşumu gölgede kaldı. Rusya’nın açık bir tehdit ve düşman ilan edildiği yeni konsept ortamında NATO üyesi olmayan Hint-Pasifik ortakları Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda da ilk kez hazır bulunuyor; Finlandiya ve İsveç’in yanı sıra AB ve Gürcistan da zirvede temsil ediliyordu. İttifakın doğu kanadı Finlandiya ve İsveç’in üyeliğiyle kuzeye doğru tamamlanırken, Acil Yanıt Gücü’ndeki asker sayısı 40 binden 300 bine çıkarılacak ve Merkel’in sarf ettiği sözlerin aksine ABD askeri gücünün ulaşmadığı nokta kalmayacaktı.

Daha tehlikeli ve rekabetçi bir dünyada varoluş için yeni stratejik konsept Rusya ve siber terörizm de dahil diğer tehditleri dikkate alırken ilk kez Çin’i de bir tehdit olarak kayda geçiriyordu; Hint-Pasifik ortaklarıyla birlikte. NATO liderleri ayrıca iklim değişikliğiyle mücadele çerçevesinde, ittifakın sera gazı emisyon hacminin 2050’de sıfıra indirilmesini de ilk kez stratejik konsepte yerleştirdiler.

Bu arada Aşkabat’ta…

NATO liderleri Madrid’de şen gülüşlü sohbetler ve kucaklaşmalar arasında, Erdoğan’ın Johnson’a el şakası da dahil gayet sıkı fıkı hallerde yeni stratejik konsepti paketlerken, Putin işgal sonrası ilk yurt dışı gezisi için Türkmenistan başkentinde bulunuyordu. Rusya, Türkmenistan, Azerbaycan, Kazakistan ve İran liderleri Aşkabat’taki Hazar Beşli Zirvesi’nde buluşmuştu. Putin, sağlam vücut bağlamındaki yanıtını da oradan verdi. Putin, Hazar ortaklarına siyaset, güvenlik, ekonomi ve çevre konularında işbirliğini güçlendirme çağrısında bulundu.

Aşkabat'ta uzak ve resmi Hazar Zirvesi

G7 ve NATO zirvelerindeki samimi ortama karşın, Hazar Beşlisi’nin resmiyeti vücut tartışmasının yanı sıra bir ölçü meselesini de gündeme getirdi Batı medyasında. Batılı liderler ne güzel kaynaşırken, Hazar tarafı gayet soğuk ve uzak devasa bir masa etrafında toplanmıştı. Hani Putin’in, Ukrayna işgali öncesi Macron ve Scholz’u oturttuğu altı metrelik masadan bile daha dev ebattaydı. Batı buluşmasındaki görüntü eşitler arası birliği sembolize ederken, doğu tarafında otoriter yönetimlere uygun bir manzara hakimdi. İkili görüşmelerde bile birbirlerine hayli uzak oturmuşlardı.

Ayrı masalarda çalınan havalar böyle, peki taraflar aynı masaya oturduğu zaman ne olacak?

KASIM AYINDA BALİ’DE

Batı tarafı her iki zirvede birlik ve beraberlik mesajını vermeyi başardı, ancak önünde zorlu bir takvim var. Gelecek kasım ayında G20 üyeleri Bali’de bir araya geldiğinde, çıkarları ayrışan taraflar aynı masa etrafında buluşmuş olacak. Biden ve Şi Cinping karşılaşması bir yana, zirvede Putin’in varlığı nasıl hazmedilecek? Hatta Batılı diplomatların kafasındaki soru işaretiyle, Putin’in Endonezya’nın davetine icabeti halinde o zirve gerçekleşebilecek mi?

Batı cephesinde çeşitli senaryolar üretiliyor, devlet ve hükümet başkanları nasıl bir tavır takınmalı meselesi iyice tartılıyor. Putin’in dünyaya mesaj vermek için Bali sahnesini istismar edeceği yönünde bir endişe var.

Putin’in katılımı nedeniyle zirveyi boykot etseler, olmaz. Rusya’yı masadan atma seçeneği ise Putin’in kendisini dışlanmış ve mağdur olarak sahnelemesine yol açabilir. Batının kendisiyle sürekli savaş halinde olduğu vurgusunu kuvvetlendirebilir. Hatta Batı tarafı jeopolitik olarak kendi kendisini izole etme tehlikesiyle karşılaşmış olur. Putin’in Avrupa ve Kuzey Amerika dışında çok sayıda ortağı var. Asya ve Afrika’daki gelişmekte olan ülkeler açısından Ukrayna savaşı önemsiz olmasa da, kendi halklarının yaşadığı gıda krizinin yanında Putin’in Avrupa’da ne halt ettiği ikinci planda kalıyor. Hele Putin enerjiyi esirgemezse, ne âlâ.

Macron ve Scholz’un Putin’le telefon trafiği var ama Bali’de aynı karede görüntülenmenin riskleri de bulunuyor. Putin’in olası sahneleri nasıl kullanacağı bilinmez. Fakat onunla görüntü vermekten kaçınmaları da bugünden tahmin edilemeyecek algı ve yorumlara yol açabilir, hatta Batı’yı gülünç duruma düşürebilir. Putin’le alay ettiklerinden daha da gülünç pozisyonda kalabilirler.

Siyasi analistlere göre G20 zirvesini boykot, Putin’e hediye olacaktır. Çünkü gelişmekte olan ülkeleri iyice Rusya kampına yönlendirir. Daha da ötesi, siyasi boşlukları doldurmak bakımından gayet becerikli Çin’e yararı olur. Neticede G7 ülkeleri dünya nüfusunun yüzde 10’unu oluşturuyor. Küreselleşme, iklim kriziyle mücadele ve uluslararası ticaret bağlamında sağlam ortaklıklara ihtiyaçları bulunuyor. Bali’de de bu strateji zemininde hareketin gerekli olduğu görüşü ağır basıyor.

Bu bakımdan Almanya’nın G7 zirvesine Güney Afrika, Senegal, Hindistan, Endonezya ve Arjantin’i de davet etmesi ustalıklı bir hamle olarak görülüyor.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp