Top
20/04/2024

Ruşen bize nedir ki?

İncirlik'te konuşlu 10. Tanker Üs Komutanlığı TSK'nın ihtiyaçlarına binaen 10. Ana Jet Üs Komutanlığı'na dönüştürüldü. Görünürde basit bir isim değişikliği gibi olsa da TSK birimlerini Teşkilat-Malzeme-Kadro (TMK) üzerinden anlamak gerekir.

Bu perspektiften bakıldığında konunun basit bir isim değişikliği gibi algılanmaması gerekir zira tanker üssünden ana jet üssüne dönüşmek TMK'da da köklü değişiklik yapmayı gerektirir.

Buna neden ihtiyaç duyuldu?

Son zamanlarda Suriye ve Doğu Akdeniz merkezli yaşanan gelişmeler, Gazze soykırımı ve İran ile İsrail arasında yaşanan gerilim anlaşılan o ki bu bölgede daha fazla muharip güç bulundurmayı mecbur kıldı.

Bunun dışında KAAN Milli Muharip uçaklarının 2028 senesinde 20 adedinin TSK'ya teslim edilecek olması ve yeni tedarik edilen F-16 uçakları, yeni bir ana jet üssü oluşturulmasına sebebiyet vermiş olabilir.

Bu gelişmeler dünyada sular ısınırken Türkiye'nin de kararlı bir şekilde hazırlıklarını sürdürdüğünü gösteriyor.

Böyle bir ortamda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kapsamlı Irak ziyareti başlıyor.

Irak ile terörle mücadele başta olmak üzere su, enerji, ticaret, savunma sanayii ve refah yolu-kalkınma projesi başta olmak üzere birçok konu görüşülecek.

Türkiye, İran'ın İsrail'e İsrail'in de İran'a yaptığı saldırılarda dahi bu ziyaretten dikkatini başka noktalara tevcih etmedi.

Israrla bu ziyareti gündemde tuttu.

Buradan anladığımız Erdoğan'ın Irak ziyareti sonrası Irak'taki terör örgütüne yönelik harekât her an başlatılabilir.

Türkiye ne istiyor?

Türkiye, sınırları dışında kendisine yaşam alanı bulan ve istediği zaman Türkiye'ye yönelik saldırı gerçekleştirebilecek bir potansiyeli bulunan hiçbir terör örgütünün varlığını istemiyor. Bu terör örgütleri Irak ve Suriye coğrafyasında varlıklarını muhafaza etmeye devam ettiği sürece, Türkiye üzerine plan yapanlar tarafından kullanılmaya devam edecekler.

Türkiye bu akbaba tüneklerini çok iyi görüyor ve tedbir almaktan da imtina etmiyor ve etmeyecektir de.

Türkiye'nin bu kararlılığının terör örgütü hamilerini nasıl rahatsız ettiğini anlamak için her zaman hamilerin ne dediğine bakmak doğru sonucu vermeyebilir, ne de olsa o makamlar diplomatik bir lisan ile konuşmak zorundalar.

Bu durumlarda mesela yurt dışından fonlanan Ruşen Çakır ve onun işlettiği haber kanalları gibi fonlanmış kanallara bakmakta fayda görürüm zira kimin çanağından yersen onun kılıcını sallarsın demiş atalarımız.

Ruşen Çakır basına düşen haberlere göre 'Erdoğan bu kadar güçsüzleşmiş haliyle Kandil'e ya da Suriye'de YPG'ye yönelik askeri harekatları yapabilir mi emin değilim' diyor.

Aslında bir nevi fon aldığı kurumlar adına Kandil'e falan harekât düzenleme diyor.

Türkiye, kendi etrafında beslenen eli silahlı bu sırtlanları ve inlerini bertaraf etmediği takdirde, bu kudurmuş yapıyı evlatlarımıza karşı kullanmak isteyecek birileri sürekli olacağı gibi Türkiye'deki iç siyaseti de bu doğrultuda kullanmaya gayret edeceklerdir.

Ellerinden Türkiye'ye karşı kullandıkları kozlar alınmasın diye 14 Mayıs seçimleri öncesinde çok ama çok uğraştılar lakin olmadı. Şimdi Türkiye'nin bölgedeki konumundan dolayı konuşacak mecalleri yok, onun yerine Ruşengilleri sahaya sürüyorlar.

Lakin mayalıyız biz milletçe...

Sultan de Rouge (Kızıl Sultan) diye yeri göğü inletenlerle de mayalandık, Ermeni terörist Sultan Hamid'i kurduğu tuzakla şehit edemeyince 'Ey şanlı avcı, damını bihude kurmadın, attın fakat yazık ki, yazıklar ki vuramadın' diye üzüntüsünden şiir yazan Tevfik Fikret ile de mayalandık, İçişleri Bakanlığı'nın önündeki saldırıda kahraman polisimiz teröristi öldürünce ekranda 'hiçbir şey yapamadan ölünmez' diye konuyu yorumlayan Ayşenur Arslan ile de...

Ruşen bize nedir ki?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp