Top
02/02/2023

Vandallık görsellikle kurtulur mu?

B.

Ali Babacan'ın "Avrupa bize aferin diyecek" söyleminin arkası hiç de boş değil. Sağlamasını geçen hafta yaptık.

Yolsuzluk sebebiyle görevinden alınan Bilecik Belediye Başkanı Semih Şahin'in yerine görevi devralan Melek Subaşı, Avrupalıya karşı frenkperestimizin içinde var olan aşağılık kompleksini bir nigâhıyla ortaya çıkardı.

Evet sarışın olmak doğuştan bir keramet olarak algılanır bizde. Bu sebeple altmışlı, yetmişli yıllarda eczanelerde oksijenli su bırakmamış dönemin kokona adayları. Bir şişe oksijenli suyu kafasından aşağı boca edip sarışın olanların hikayelerini sanırım sizler de dinlemişsinizdir eskilerden.

Banu Alkan'ın "Afrodit" ilan edildiği bir memleket burası ne de olsa...

Efendim ne kadar Batılı, ne kadar da asil... Hiç kimsenin aklına da asalet nedir diye sözlüğe bakmak gelmemiş. Sarışın, sert duruşlu, Slav görünümlü bir bayan. Nasıl oldu da bunların bir kurtarıcı bekleyen zihinlerine adeta mesihmişçesine güneş gibi doğdu...

Evet sizi bu kurtarır!

Bize ait ne kadar görsel ve yapısal aidiyetimiz varsa bir kenara bırakarak kurtulacağımızı düşünenler bunlar. Macaristan'dan damızlık erkek getirelim diyenlerin zihnî varisleri. Taharet musluğu pas tutmakla ilerleyebileceğimize iman etmiş galatın müminleri... Bir adım ileri gitmiş değiller.

Üstelik hanımefendinin kocasına ait yemek şirketine kıyak ihale verdiğine dair şayialar ortada dolaşırken, dahası ağzını açıp tek bir söz etmemişken Melek Hanım, sırf kendilerini aşağılık komplekslerinden yakalayan bir görsellik var diye bunca mevzu olmuşluk şayan-ı hayrettir.

Ziya Paşamız Tekib-i Bent'te buyurmuş "Bed asla üniforma necabet vermez!". Paşa üniforması giymekle paşa olunmaz. 23 Nisan'da Oğulcan da giyiyor; sünnetinde de şehzade olmuştu...

Kişinin içindeki mezbelelik, ıslah olmaz ufûnet üzerine saçılan bir avuç yaldızla örtülebilir mi? Bir yel alır götürür o yaldızı ve ışıltı yerini dehşete bırakır.

Yine Ziya Paşamız'dan alıntılayalım: Bed mâye olan meclis-i meyde belli oluyor!

Siyaset de meclis-i mey gibidir. Kontrolünü yitirince içindeki vahşet ortaya çıkıyor kişinin.

Gültekin Uysal ile Ümit Özdağ arasında ne gibi bir mesele var inanın umurumda değil. Daha kötü olan kaybetsin!

Umurumda olan, Timur Gürgan'a attığı kafa ile tanıdığımız Gültekin Uysal'ın, çocuk tecavüzü vurgusu. Ayıp, günah, görgüsüzce...

Bir partiye genel başkan olmuş, ancak içindeki ölçü tanımaz vandalı gemlemekten aciz Sayın Uysal. Kâh kafa atıyor, kâh tecavüzü hakaret kategorisi haline getiriyor.

Tecavüz mağduru nice yurttaşımıza ayıp.

Vardığımız nokta hazindir. Bozuk içeriği köksüz görsellikle örtmeye çalışan bir zihin var karşımızda. Gayet kötücül, haddinden ziyade liyakatsiz bir siyasal kitleyi Batılı gibi göstererek kurtarmaya çalışıyor derd-i komplekse dûçar olanlar.

Demokrasi, nezaket, zarafet araçsallaştırılan değerler Batıcılarımız açısından. Özünde demokrat olmadan demokrat taklidi yapabilirsiniz belki, ancak illallah noktanıza gelirse içinizdeki küçük vandal ortaya çıkar. Nazikmiş gibi davranabilirsiniz ancak nazenin olamazsınız. Tabiatınızda olması lazımdır.

Ezcümle, olmadıkları şey gibi davrananların siyaset sahnesinde en büyük talebi makyaj oluveriyor. Deprem riski taşıyan binaların sıvanıp boyanması nasıl netice verdi hatırlıyoruz. Çöker erenler, çöker!

Dilerseniz civciv sarısına boyayın saçlarınızı, yahut Burhan Altıntop gibi kış günü süs havuzuna girerek İskandinav olduğunuzu zannettirmeye çalışın; bir minik gerginlik, hafif bir zelzele kahvaltıda ekmek şamandıra ettiğiniz menemenin kokusu ağzınızdan getirir.

Ne gam? Karşınızdaki safdiller aynı nakarata devam edecektir:

Ah! Ne kadar sarışın, ne kadar asil...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp