Kılıçdaroğlu 28 Mayıs'a kadar "milliyetçi" görünecek.

Hatta "terörle mücadele" kahramanı rolü oynayacak.

Bunun için PKK'ya ve FETÖ'ye yalandan da olsa sert çıkması gerekiyor.

Yapabilir.

Yıllar sonra ilk kez "FETÖ"

diyebildi.

Demek ki yetkileri artırılmış.

Daha önce "FETÖ" demesi yasaktı.

Diyemiyordu.

FETÖ, Kılıçdaroğlu'nun "FETÖ" demesine izin vermiş olmalı!

Yeter mi?

-Yetmez.

PKK ne olacak?

Kılıçdaroğlu "Kandil'i yerle bir edeceğiz" der mi?

-Der.

O kadarına izin verilmiştir.

Hiç değilse bir hafta ile sınırlı kalmak kaydıyla atıp, tutabilir.

Haddini aşmadığı sürece, muhtemelen PKK-HDP cenahından kimse Kılıçdaroğlu ile ortaklarını azarlamaz.

"Kontrollü aday" olmanın dayanılmaz hafifliği!

Peki, PKK'nın elebaşlarından "ilk turda açık destek verdiğimiz Kılıçdaroğlu artık düşmanımızdır" türünden açıklamalar gelir mi?

-Gelmez.

Çünkü terör örgütü kendi sistematiğini işletir.

Senin siyasi hesaplarına bakmaz.

Hazır "Kılıçdaroğlu'nu biz yönetiyoruz" algısı üzerinden propaganda fırsatı yakalamış.

Yandaşlarına "az kaldı, Türkiye'nin terörle mücadelesi sona erecek" mesajları verebiliyor.

Neden bu imkanı elden bıraksın?

Ne günlerden geçiyoruz!

Her şey mümkün, şaşırmak hariç...

Kılıçdaroğlu herkesi kandırabileceğini düşünüyor.

Sanki kimse "bugüne kadar aklın neredeydi" diye sormayacak!

Sanki yaptığı pazarlıklar, verdiği sözler "sadece bir haftalık söylem değişikliği ile" ortadan kalkıverecek?

Göz boyamanın da yolu, yöntemi var.

Kılıçdaroğlu artık nasıl bir sıkışmışlık içindeyse, kaş yapayım derken göz çıkardığını bile fark etmiyor.

Milletin aklıyla alay etmenin elbet bir sonucu olur.

Bunu 28 Mayıs'ta görürüz.

O güne kadar Kılıçdaroğlu'na bir kampanya şarkısı önerelim.

Seden Gürel söylesin:

Çalkala hadi adamım.

Devrine durumuna göre çalkala.

Hadi kitabına uyduralım.

Ele âleme karşı zevahiri topla!