Ne yaptıklarını anlayabilen yok.

Birinin dediğini gün geçmeden öbürü yalanlıyor.

CHP'li Bülent Kuşoğlu, "İmamoğlu ve Yavaş cumhurbaşkanı yardımcılığı ve belediye başkanlığını aynı anda yapmayacaklar. Yapmamalılar. Türk devlet geleneğinde öyle bir şey söz konusu olamaz. Sayın Kılıçdaroğlu onu hiç yaptırmaz, hiç istemez, aynı şekilde Millet İttifakı'ndaki liderler de buna karşıdır" demişti.

Bu açıklama çok ses getirdi.

"Söyleyen Kuşoğlu ama söyleten Kılıçdaroğlu" yorumları yapıldı.

Hatta bu sözlerle aslında "Akşener'in hedef alındığı" konuşuldu.

Karşılık bekleniyordu.

Mansur Yavaş sahneye çıktı.

Cumhurbaşkanı yardımcılığı ile belediye başkanlığının bir arada yürütülmesinin mümkün olduğunu ileri sürdü.

Akşener'e Bülent Kuşoğlu aracılığı ile "İmamoğlu ile Yavaş'ı kullanarak siyaset yapma sevdasından vazgeç" mesajı gönderilmişti.

Akşener cevabını Mansur Yavaş üzerinden verdi.

Sadece Kılıçdaroğlu'nu değil masadaki diğer liderleri de hedef aldı.

Çünkü Mansur Yavaş o açıklamasında "vaktimiz olsaydı şunu önerecektik, cumhurbaşkanı yardımcısı olarak beni ve Ekrem Başkanı ilan edin, genel başkanlarımız milletvekili olsun ve partilerin başında olsunlar. Kendi gruplarının başında olmalarının daha mantıklı olduğunu düşünüyorum" sözlerini sarf etti.

Fotoğraf net. Akşener masaya "hesapsız" dönmemiş. Masadaki ortaklarını "arkamdan iş çevirdiniz" diye suçlarken boş durmamış. Kılıçdaroğlu ve onu destekleyen diğer liderlere karşı oyun planını kurgulamış. Öyle anlaşılıyor ki, bunu yalnız başına değil İmamoğlu ve Yavaş ile birlikte yapmış.

Bugün Mansur Yavaş'ın "hedef gözeterek" sarf ettiği sözleri konuşuyoruz.

Akşener yarın İmamoğlu üzerinden yeni bir "nokta atış hamle" yapar mı?

-Mümkündür.

Çünkü Akşener ve İyi Parti'nin son krizle birlikte yaşadığı kan kaybı kabul edilebilir sınırların ötesine geçti.

"Siyasi erozyon" desek yeridir.

Buna set çekilmemesi durumunda ne olur?

-Akşener de, partisi de "varlık sebebi" sınavından geçemezler.

Peki Yavaş ile İmamoğlu neden Kılıçdaroğlu ile değil de Akşener ile birlikte hareket ediyorlar?

-Çünkü siyasi gelecekleri için buna mecburlar.

Kılıçdaroğlu ikisini de tek kalemde harcamaktan çekinmez.

Daha düne kadar muhalefetin en güçlü cumhurbaşkanı adayları olarak anılıyorlardı.

Bugün akıbetleri belirsiz.

Hesapta Kılıçdaroğlu isterse cumhurbaşkanı yardımcısı olacaklar.

Ya istemez ise!

Belirsizlik sadece hükümet kompozisyonundaki yerleri ile ilgili de değil...

Yerel seçimlerde yeniden aday gösterilip gösterilmeyecekleri bile meçhul...

Bütün bunlara bakınca insanın aklına ister istemez yakın siyasi tarihimizde "Troyka" olarak anılan oluşum geliyor?

Neydi?

-İsmail Cem, Hüsamettin Özkan ve Kemal Derviş'ten oluşan 3'lü liderlik yapısı Ecevit'ten sonra Türkiye'nin yönetimini ele alacaktı.

Başaramadılar.

Hesapları tutmayınca siyaset sahnesinden çekilmek zorunda kaldılar.

Yıllar sonra benzer durumlar!

Yeni bir "Troyka" vakası yaşanırsa kimse şaşırmasın...