Top
03/07/2022

Olmadığı gibi görünene ne demeli?!

Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol" der Hazreti Mevlâna.

Bu bizi iliklerimize kadar saran bir misyondur.

Bu bir hayat felsefesidir.

Bu bir medeniyet ve hikmet nişanesidir.

Ve bu herkese nasip olmaz.

Bu, bizlerin ve bizim gibi derdi olanların şiarıdır.

Misal, Batı, bu nasipten asla hissedar değildir.

Olamaz da zaten.

Nasıl olsun ki?

Batı, "medeniyet" der.

Batı, "insan hakları" der.

Batı, "küresel barış" der.

Velhasıl sevgili okurlarım, der de der.

Der ama dediğini kendi işitmez.

Ağzından çıkanı kulağı duymaz Batı'nın.

Ağza alınmayacak işler yapar da ağzında hep çiçek taşır Batı.

Çiçekler ki mazlum coğrafyalardan koparılmış, zulüm nişanları!...

Bu hafta niye mi, böyle bir giriş yaptım?

Bu hafta değil, her hafta, hatta her gün yazsam yine yeridir aslında, Batı'nın bataklığa dönüşmüş iki yüzlü coğrafyasını.

Şimdi okuyacaklarınızdan sonra daha anlaşılır olacağım sanırım:

"2000'den fazla mültecinin Fas'tan İspanya'nın Melilla bölgesine geçmeye çalışırken İspanyol polisinin rastgele ateş açması sonucu hayatını kaybeden mültecilerin sayısının 50'ye yakın olduğu açıklandı.

Bu insanlık dışı müdahale sonrası İspanya Başbakanı Pedro Sanchez öldürülen sığınmacılar için İspanyol polisine teşekkür etti."

İşte bakın sevgili okurlarım.

Bu dünyayı kimlerle paylaşmaktayız.

Bakın, bu dünyada mazlum niye mazlummuş.

Zalim nasıl olurmuş bakın sevgili okurlarım.

Dünya kör, dünya sağır, dünya dilsiz.

Dünya zulmü nasıl da sinesine çekmekte.

Dünya basını, zulme uğrayanlar Müslüman oldukları için, ciltlerinin rengi farklı olduğu için böyle davranıyor olabilir mi?

Pek alâ olabilir.

Olmazsa şaşarız hatta.

Ne diyordu merhum Bilge Lider:

"Batı asla medeni olmamıştır!"

Batı menfaatperesttir.

Batı iğrenç düzeyde pragmatisttir.

Batı kendinden ve kendine göre olmayana zalimdir.

Nerede mazlumların hamisi, yaralı coğrafyaların merhemi Türkiye, nerede Batı!

İnsanı yaşatan bir felsefesi vardır Türkiye'mizin.

Yaşatmak için var olan bir dünya devletidir devletimiz.

Sınırlarını bir baba vakarıyla açar devletimiz.

İmkânlarını anne şefkatiyle sunar mazlumlara bizim şevketli devletimiz.

Biz ki dünyaya parmak ısırtacak bir merhametin yurduyuz.

Biz ki diğergamlık deryasıyız.

Biz ki lafı diliyle değil, icraatıyla gösteren mertlik timsali bir medeniyetiz.

Medeniyet biziz.

Medeni biziz.

Merhamet biziz.

Merhem biziz.

Bize uygarlık öğretmek kimin haddine.

Uygar da biziz, çağdaş da biziz.

Kendisini sahte cümlelerin ardına saklayanlardan değiliz.

Sömürerek var olanlar ne bilsin bildiklerimizi.

Biz "Komşusu açken tok yatmayan" izzet ve irfan sahipleriyiz.

Müesses nizamlarını kan ve gözyaşıyla besleyenlerle aynı cümlede bile yer alamayız.

Bizim olmadığımız yerde mazlumlara ne oluyor görüyorsunuz değil mi?

Sevgili okurlarım, Türkiye'nin dünyadaki anlamı nedir görüyorsunuz işte!

Savaştan, açlıktan, zulümden kaçıyor insanlar.

Kaçıyor ama yağmurdan kaçarken doluya, ölümden kaçarken Batı'ya tutuluyorlar maalesef.

Batı, birisine kucağını açtığında iyi düşünmek lazım.

O kucak bir mayın tarlası olabilir.

Türkiye'nin varlığına tahammül edemeyenler, kendi zulüm imparatorluklarına yer arıyorlar.

Türkiye güçlenirse zulüm bedbahtlaşır.

Türkiye büyürse zalimler küçülür.

Mazlumlar güler, zalimler ağlar, Türkiye şahlandığında.

Şimdi bu tabloyu iyi anlayalım sevgili okurlarım.

Salt bir mülteci meselesi değildir sizinle paylaştığım haber.

Bu mesele, Batı'nın ve dünyadaki hegemonik düzenin zayıf olana karşı tavrı ve duruşudur.

Bu tabloya dur diyecek bir devlet var neyse ki.

Mazlumlar için de zalimler için de Türkiye yeter diyorum sevgili okurlarım, Türkiye!

Mahzun gönüllerin sığınılacak kalesidir, limanıdır Türkiye.

Habis ruhların ise korkulu rüyası!...

Sağlıkla kalınız.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp