Twitter'ın yapay zekası, ilgi alanınıza göre yapılan paylaşımları seçip önünüze getiriyor.

Her zaman isabetli seçim yaptığını söyleyemem.

Ama bu yazıya ilham olacak birini tanıttı bana.

Adı Samet Saray.

SpaceX`te roket ve uzay aracı teknisyeni...

İdi...

İş değişikliğini duyurduğu mesajına denk geldim ben: "Yüzde 100 elektrikli uçan araba üreten Supernal ile çalışmaya başlıyorum. Çocukluğumda Jetgiller izlerken ileride bu sektörde çalışacağım hiç aklıma gelmezdi. Yakında bu uçan şeyleri gökyüzünde göreceksiniz ve dünyayı değiştiren böyle bir ekibin parçası olmak çok heyecan verici. Konforunuz sizi rahatsız etmiyorsa başarı beklemeyin."

Mesajın altında tebrik mesajları ve bir Türk'ün birbirinden değerli projelerde görev almasından övünç duyanların yorumları var.

Kişisel sitesindeki hayat hikayesine baktım.

Babası, İstanbul Zeytinburnu'ndaki Merkezefendi mahallesi'nde -kendi deyimiyle- 'Skoda tamircisi' İlyas usta...

Kendisi Bağcılar Anadolu Teknik Lisesi Uçak Elektroniği ve Teknisyenliği bölümü mezunu.

Ve sonra İTÜ...

Hayatına yön veren iki etkenden söz ediyor:

Babasının etkisiyle lisede havacılığı seçmiş.

Türksat 5A uydusunun fırlatılma görüntüsünü izlediğinde SpaceX'e başvuru yapmış.

Gençlere mesajı da ilgimi çekti: "Beni gözünde büyütenler olduğunu fark ettim. Yapmayın, hata edersiniz. Manyak mısınız oğlum, siz benden daha iyisinizdir. Ama siz bile bunun farkında değilsinizdir."

Samet Saray'ı böyle tanıdım.

Dünyada başarılı Türklerle haklı olarak övünürüz.

Yolu açık olsun.

Güney Koreli sanayi ve teknoloji devi Hyundai'nin 'uçan araba' projesinin mimarlarından birinin Türk olması şahane.

Bu güzel haber bana daha güzel bir haberi hatırlattı.

Güney Kore devinin çalıştığı 'uçan araba' projesini Türkiye'de de bir şirket çalışıyor: Baykar.

Cezeri Uçan Araba, Eylül 2020'de ilk uçuş testini başarıyla tamamlamıştı.

Baykar Yönetim Kurulu Başkanı ve Teknoloji Lideri Selçuk Bayraktar'ın o günlerde, "Yollara inmesi 10-15 yılı bulur ama 3-4 yıla kırsal kullanıma şahit olabiliriz" demesine bakılırsa ilk adımları yakında görebileceğiz.

Sağlıkta, askeri alanda önce kargo sonra yolcu taşımacılığı ile başlayacak muhtemelen.

İlaç, tıbbi malzeme taşınması veya organ nakli gibi zamanın çok değerli olduğu anlarda hayat kurtarmayla başlayacak örneğin.

Dünyadaki diğer örnekleri de aynı süreçlerden geçiyor.

Bir yandan teknolojisi geliştiriliyor, diğer yandan kara ve hava trafiğine ilişkin kuralları, kurumları oluşturuluyor.

Artık sadece uzaktaki Türklerin başarılarıyla övünmüyoruz, aynı başarıları Türkiye'de ortaya koyanlarla da gururlanıyoruz.

Bununla da bitmiyor.

Geleceğin teknolojisinde yarışan dünya devleri ile aynı projeleri artık Türkiye'de Türk şirketleri, girişimcileri yürütüyor.

'Bir Türk dünyaya bedel'in anlamı genişliyor.

'Anneciğim Türkler!'in anlamı da değişiyor...

Yeter ki kendi içimizde 'Türk'ün anlamını daraltmayalım...

Sinan Oğan'ın 'müzakere başlıkları' olarak sıraladıklarının içinden, 'sığınmacılar ve ekonomi' başlıklarında yeni gelişmeler olabilir.

Zaten ilk gelişme olarak, 'sığınmacıların geri dönüş takvimi' üzerinde çalışılacağını açıkladı.

Ekonomi ile ilgili ise bir işaret vermedi.

Ancak diğer konuları, "istikrarlı ve güçlü biçimde sürdürülmesi gereken konular" halinde sıraladı:

Terörle mücadele; deprem yaralarının sarılması ve olası depremlere hazırlık; savunma sanayii; 'Mavi Vatan' dahil dış politikada atılan adımlar ve Türk Devletleri Teşkilatı.

Oğan'ın bunların hayata geçirilebilmesi için 'istikrar' vurgusu yapması önemliydi.

Seçimin ertesi günü, ATA İttifakı adayı Sinan Oğan'a ve aldığı oya ilişkin bir not düşmüştüm.

"Oğan'ın pazarlık yapmasını beklemem" demiştim.

"Muharrem İnce'ye yapılan saldırının kendisine de yapıldığını" söylemişti.

"PKK ve FETÖ ile güçlü mücadeleye" işaret etmişti.

"HDP ile araya mesafe koymak"tan söz etmişti.

"Özellikle dış politikada milliyetçi hassasiyetler" üzerinde durmuştu.

"Türkiye'nin krize ve siyasi çalkantıya girmemesi için sorumluluk üstlenmek"ten söz etmişti.

Ben de, "Cumhur İttifakı adayı Erdoğan'a destek vermesi daha yüksek olasılık" demiştim.

Ve Muharrem İnce seçmenini de katarak eklemiştim:

"Her ikisinin de istediğini ancak Erdoğan iktidarı yapabilir."

Sinan Oğan yanıltmadı.

"Pazarlık etmedik, Atatürkçü ve milliyetçi ilkelerimiz çerçevesinde karar aldık" dedi.

Muharrem İnce'ye yönelik lincin, kendisine de yapıldığını tekrar hatırlattı.

'HDP kilit parti' söylemini yıkarak, Türk milliyetçilerini kilit konuma getirdiklerini vurguladı.

Bence siyasi açıdan en kritik gerekçesi şu oldu Oğan'ın:

"Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılında Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün koltuğuna oturacak kişiyi 'terörle arasına mesafe koyamayan' HDP belirlememeliydi. Buna engel olmayı amaçladık. Bugün bunu başarmak üzere olduğumuzu düşünüyorum."

Buradaki HDP ifadesinden kasıt parti yönetimi.

HDP'ye oy verenler değil.