Top
Mustafa Kartoğlu

Mustafa Kartoğlu

mustafa.kartoglu@aksam.com.tr

19/05/2023

Kılıçdaroğlu CHP'yi Zafer'e taşıdı!

Kılıçdaroğlu ve ekibinin hedefi, Sinan Oğan'ın aldığı yüzde 5,17 oy...

Ümit Özdağ'ı gölgede bırakacak kadar 'nefret söylemi'ne girdiler.

Kılıçdaroğlu, sığınmacılar için "damarlarımıza sızan başıbozuk insan seli, kaçaklar, potansiyel suç makinesi, mafya çeteleri" ifadelerini kullanırken, yüzünde de nefret vardı.

***

O yüzde 5,17 'sığınmacılardan nefret edenler' mi?

Evet içlerinde Özdağ ve Oğan seçmeni var.

Ama Muharrem İnce'nin seçmeni de var.

Oğan ve İnce'nin 'öncelikli tehdit' gördüğü de sığınmacılar değil, 'PKK ve FETÖ terör örgütleriyle mücadele.'

Oğan'ın seçimde sürpriz oy almasının arkasında -İnce'nin deyimiyle- "FETÖ ve PKK'nın yaydığı, CHP'nin de fayda umduğu" iftira kumpasına tepki vardı.

***

Kılıçdaroğlu yine yanlış okuyor...

Avrupa'ya başka, kendi seçmenine başka konuştuğu anlaşılmaz zannediyor.

14 Mayıs'ta bile anlamadı yanıldığını...

***

Kılıçdaroğlu'nu dinledim.

Kağıttan okudu ama yüzünde öfke vardı.

Seçim sonucuna mı, sığınmacılara mı anlamadım...

Ama ne okuduğunun farkında değil gibiydi.

***

Suriye'den gelenler arasında Kürtler de var...

Türkmenler de...

Ezidiler, Süryaniler, Asuriler de...

***

Hangi Suriyelileri gönderecekler?

Arap olanları mı?

Genetik analiz mi yapacaklar?

***

Kılıçdaroğlu, HDP'lilerle, "Bir oy Kılıçdaroğlu'na" diyen sözüm ona 'halkların kardeşliği'ci solcularla, sosyalistlerle, komünistlerle konuşurken böyle söylemiyor!

Tıpkı Avrupalılarla konuşurken böyle konuşmadığı gibi...

Onların da haklarını teslim edelim; gayet iyi susuyorlar!

***

Tarihin en büyük sığınmacı akını sorunlara neden olmuş mudur, evet.

Memleketten akrabalar tası tarağı toplayıp gelse bile sorun çıkar.

Ama bu sorunu yönetmek, çözmek akıl, fikir, insaf ve izanla mümkündür...

***

Irkçılık, sığınmacı düşmanlığı, nefret siyaseti Türkiye'nin ne sağcısına ne solcusuna yakışıyor.

Sonra dönüp, yüz yıldır Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olan Türkmenlerden, Kürtlerden, Araplardan, Ezidilerden, Süryanilerden, Asurilerden oy istiyorlar.

Suriye'den gelenlerin akrabalarından!

Hele Avrupa'ya ayrı, iç siyasete ayrı; doğuya ayrı, batıya ayrı konuşmak yüzsüzlüğü...

Nasıl da sakil...

ABD, SEÇİMİ 'TÜRKİYE UZMANLARI'NA YORUMLATMIŞ

Washington merkezli düşünce kuruluşlarından Atlantik Konseyi, 14 Mayıs seçimlerini analiz etsinler diye üç uzmanı konuşturmuş.

Amerika'nın Sesi (VOA) sitesinin haberinden okudum.

***

Biri, emekli büyükelçi Alper Coşkun; Türkiye'nin NATO Daimi Temsilci Yardımcılığı, Dışişleri Bakanlığı İstihbarat ve Güvenlik İşleri Genel Müdür Yardımcılığı, Bakü Büyükelçiliği ve Uluslararası Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğü yapmış.

Halen, ABD'de Carnegie Uluslararası Barış Vakfı kıdemli uzmanı.

Coşkun'a göre muhalefeti terör örgütüyle işbirliği 'içindeymiş' gibi gösteren bazı unsurlar ve Kılıçdaroğlu'nun Alevi kimliğinin topluma 'hatırlatılması'nın yanı sıra, Türkiye'nin 'isimsiz ve soyut bir dış gücün muazzam tehdidiyle karşı karşıya olduğu'na dair 'korku tacirliği' yapılması; Erdoğan'ın Türkiye'yi güvende ve sağlam tutacak tek lider olduğunun 'öne sürülmesi' etkili olmuş.

Coşkun'a göre, "Bu söylem hayat pahalılığı, yıkıcı depremin etkileri ve yardım çalışmaları sırasında açıkça görülen hükümetin beceriksizliği"ni unutturmuş!

Kılıçdaroğlu'nun 'mesajlarındaki alçakgönüllülüğü' ise yeterli olmamış.

***

PKK ile YPG, YPG ile SDG, her üçüyle HDP arasındaki ilişkiyi, işbirliği yaptığı CHP de kabul ediyor, örgütlere maaş ödeyen ABD de.

Kılıçdaroğlu'nun Alevi kimliğini önce ortağı İyi Parti milletvekili sonra bizzat kendisi siyasete taşıdı.

Önce bizzat ABD Başkanı, sonra Fransa, Almanya, ardından hepsinin Ankara büyükelçileri ve medyalarının bütün unsurları manşet, kapak, başyazı ile saldırıya geçti.

Yıllarca Türkiye'nin çıkarlarını yurtdışında savunsun, korusun, gözetsin ve ilerletsin diye kritik görevler verilmiş emekli büyükelçi için bu 'bilgi'ler önemsiz!

Üstelik bütün kariyeri son 20 yılda!

Demek ki Türkiye adına görev yaptığı yıllarda Türkiye aleyhine algı oluşmasına böyle katkıda bulunmuş.

***

Diğeri, Soner Çağaptay; İsrail lobisine yakın ve Türkiye karşıtı 'düşünce'lerin üretildiği Washington Enstitüsü'nün Türkiye Masası Direktörü.

Çağaptay'a göre ise Erdoğan kutuplaştırıcı taktiklere döndü; medyanın yüzde 90'ına sahip olduğu için bilgi akışını tamamen kontrol etti; Türkiye vatandaşlarının yüzde 80'i de Türkçe dışındaki dilleri okuyamadığı için, Erdoğan onlara ayrı bir 'gerçeklik' yarattı! Ayrıca, Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun Alevi kimliğine yönelik de üstü örtülü saldırılar yaptı!

Yani, Kılıçdaroğlu ve yanındaki 7 parti, iki 'fenomen' belediye başkanının 'hırsız, arsız, çete, hâlâ oy verene öğretmen demem' söylemleri kutuplaştırıcı değil!

En çok satan gazeteleri, en ilerici yazarları, en çok izlenen televizyonları, bizzat sahibi oldukları kanallar, internet siteleri, mahallelerinden Kılıçdaroğlu'na oy vermeyenleri tehdit eden milyon takipçili şarkıcı, oyuncu, komedyen destekçileri aslında 'yok!'

Vatandaş sosyal medyada İngilizce mesajları altındaki 'çevir' butonundan, makaleleri google'dan Türkçeye çeviremiyor!

Her şeyin doğrusu İngilizce yazılıyor ama Erdoğan bunu Türklerden saklıyor!

Kılıçdaroğlu'nun Alevi videosunu da Erdoğan çekti!

Doğru bilgi, dürüst yorum, zeka ürünü düşünce bu!

***

Öteki, Aslı Aydıntaşbaş; Türkiye'de gazeteci olarak uzun yıllar çalışmış, halen Brookings Enstitüsü Türkiye uzmanı. Ayrıca AB için raporlar hazırlayan kuruluşlarda da görev yapıyor.

Aydıntaşbaş da sahanın eşit olmadığını, hükümetin bilgi, iletişim, televizyonlar üzerindeki tekeli bulunduğunu öne sürmüş. Erdoğan oldukça güçlü bir şekilde olumsuz bir kampanya yürütmüş ve muhalefetin olumlu kampanyası işe yaramamış.

Hakkını vereyim, "muhalefetin de kendi kanalları (tv, gazete vb...) olduğu ancak işe yaramadığı; ayrıca bölünmüş bir koalisyon olmalarının şüphe uyandırdığı" tespitini de yapmış.

Ama ona göre Erdoğan'ın kendi döneminde Türkiye'de yapılanları anlatması, gelir artırıcı müjdeleri, üretimi, ihracatı destekleme kampanyaları, deprem bölgesinde yapacaklarını anlatması ve yapmaya başlaması 'olumsuz'....

Muhalefetin 'fabrika yok, Togg yapılmadı, uçak gemisi değil, helikopter uçmuyor, savaş uçağında süpürge sapı var, kaçacaklar, yargılanacaklar' kampanyası 'olumlu'...

***

Amerikalılar, Avrupalılar, kendilerine duymak istediklerini söyleyenlerle çalışması umrumda değil.

Kimsenin hamburgeriyle uğraşmam da...

Ama aynı çevreler Türkiye'yi tam da bununla suçlamıyor mu, dokunuyor!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp