Almanya resmi haber kanalı Deutsche Welle, eski Ankara Büyükelçisi (2015-20) Martin Erdmann'la bir röportaj yayınlamış.
Erdmann'ın cevapları, Almanya'nın -Avrupa ve ABD'nin diye de okuyabilirsiniz- nasıl bir Türkiye istediğini göstermesi açısından önemli.
Muvazzaf büyükelçilerin muhalefet ittifakına ve Kılıçdaroğlu'na desteği ters tepmişti.
Almanya'daki 'düşünce kuruluşları', "destekleyin ama belli etmeyin" raporları yazınca, emekli büyükelçiler göreve çağrılmış anlaşılan.
***Bağlamından koparmadan özetliyorum:
"Dünya ve özellikle de Avrupa için önemi göz önünde bulundurulduğunda, ben Türkiye'nin yeniden ayağa kalkmasını, hem NATO'da hem de AB'ye giriş sürecinde sorumluluk üstlenecek hale gelmesini umut ediyorum. Bunun için de Türkiye'ye başka bir hükümet gerekli."
"Türkiye, Avrupa için hayati öneme sahip. En çabuk netliğe kavuşması gereken, Türkiye'nin nereye ait olduğu... Bence Türkiye Batı'ya ve Avrupa'ya ait, yeri Avrupa'da. Rusya ile sürdürdüğü çıkar ilişkisini de sonlandırmalı."
"Hiçbirimiz Türkiye'nin günün birinde AB'ye tam üye olup olmayacağını bilemiyoruz. Ama tam üyelik süreci bile hem Türkiye hem de AB için çok çok önemli."
"Umudum, bu seçimlerde öyle bir sonuç çıkması ki Türkiye yeniden doğru raya otursun. AB'ye yönelsin. Yunanistan'a yönelik tehdit politikası, Suriye politikası ve oradaki Kürt yerleşim birimleri ve sivillere yönelik bombalamalar, Rusya ile sürdürdüğü politika, İsveç'in ve Finlandiya'nın NATO'ya üyeliğini engellemesi... Bunlar Türkiye'ye hiç uymuyor."
"Umudum, muhalefet ittifakının bu sefer başarması."
***Kendime özetim:
"Türkiye, AB üyesi olmayacak ama olacakmış gibi bize bağlı durması lazım. Rusya ile ayrı bir politika yürütmemesi, bizim koyduğumuz yaptırımları uygulaması, NATO'ya alacağımız ülkelerine şartsız evet demesi lazım. Ama sorumluluk üstlenmesi lazım. Ayrıca Yunanistan'a karşı saldırgan taraf Türkiye. Suriye'de Kürt köylerini, sivilleri bombalıyor. Bu alanlardan elini eteğini çekmesi lazım. Bizim ise Türkiye için bir şey yapmamız gerekmiyor. Türkiye bizim için hayati önemde, bunlar için muhalefetin iktidar olması lazım."
"Törkiş lokum, şöön!"
DW'NİN SORUSU
Bir Alman diplomata şöyle bir soru sorulduğunu düşünün:
"Seçim yarışında iki güçlü ittifak öne çıkıyor. Birine destek verecek partinin uzantıları Almanya'da istihbaratın radarında. Buna ne diyorsunuz?"
Aklınıza hangi parti geliyor?
***Hayır, o değil...
O soruyu, yazıyı yazmadan önce AK Parti'ye yakın ve mesafeli birkaç tanıdığıma sordum.
Onlar da çok düşünmeden 'HDP' dediler.
Daha geçen hafta sonu, HDP Van Milletvekili Sezai Temelli, Almanya'da 'nevruz etkinliği' adı altında PKK flamaları ve Öcalan posterleriyle düzenlenen gösteride konuşmuş, "Artık zamanıdır. Bu düzeni değiştirecek bir yolumuz var. Bize bu yolu açan bizi oluşturan sayın Abdullah Öcalan'a da selam olsun" demişti.
Cevap verenler bundan haberdar olmasa da cevapları değişmeyecekti kuşkusuz.
***Almanya'nın eski Ankara Büyükelçisi Erdmann'ın röportajını okurken bir soruya takıldım.
Yukarıdaki hali 'öznesi' yani parti adı çıkarılmış hali...
Röportajdaki soru şu:
"Seçim yarışında iki güçlü ittifak öne çıkıyor. AKP'nin öncülüğündeki Cumhur İttifakı'nın içinde MHP ve BBP var, ayrıca HÜDA PAR da destekleyecek gibi gözüküyor. Bu partilerin uzantıları ise Almanya'da istihbaratın radarında. Buna ne diyorsunuz?"
***Ne alaka diyeceksiniz, demeyin.
Soru 'ittifakın içinde' diye sorulmuş, böylece HDP muhalefet ittifakının 'içinde' olmadığı için kapsam dışı kalmış!
Zekice.
Ama aslında mecburiyetten.
***Çünkü;
Almanya'ya 'resmi' olarak sorulunca, "PKK AB ve ABD gibi Almanya'da da 'terör örgütü' listesindedir. Almanya'da terör örgütünün sembollerinin taşınması kanunen yasaklanmıştır" cevabı veriyorlar.
Hatta, HDP'ye kapatma davası söz konusu olduğunda, 18 Mart 2021'de Almanya Dışişleri Bakanlığı, resmi bir açıklama yaparak, "HDP'nin AB'nin terör örgütü listesinde yer alan PKK ile arasına net şekilde mesafe koymasını bekliyoruz" dedi.
Ancak 'uygulamada' Almanya'nın PKK'yı 'koruma' altına aldığı, HDP-PKK ilişkisini 'yasadışı' görmediği geçen haftaki gösteride bir kez daha görüldü.
'Polizei', PKK sembollerine ve Öcalan posterlerine gülümseyerek baktı...
Almanya Dışişleri'nin 'aranıza mesafe koyun' dediği HDP'nin milletvekili, 'bizi oluşturan' diye hitap etti Öcalan'a!
Doğrudan 'bizi yaratan' demedi, o kadar.
Almanya'nın kendisi mesafe koymamış ki HDP'ye mesafe uyarısı yapsın.
Aynı uyarıyı CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da yapmıştı ama seçim işbirliği için kapılarına gitmişti, yine gidecek yarın.
HDP de hiçbirini ciddiye almıyor bu yüzden.
***Almanya devlet kanalı da, 'resmi görüş' ile 'gerçekler' arasındaki ikiyüzlülüğü soracak değil...
Soruyu 'ittifak' olarak sorarak, 'resmen' CHP-İYİ Parti ittifakına katılmayan HDP'yi dışarıda bırakmış.
Emekli büyükelçi de "HDP'nin Kılıçdaroğlu'na desteğini yok sayarak 'MHP, Hüda Par' topuna girmek akıllıca olmaz" diye düşünmüş olmalı ki; "O ittifakı çok bilmiyorum, muhalefet ittifakını daha iyi biliyorum" diye geçiştirmiş.
Cevapsız soru bile Almanya'nın kimden yana olduğunun göstergesi...
Hem 'bir fazla' olsa ne olur, değil mi...
TERÖR ÖRGÜTÜ MEYDANDA, BOZKURTLAR RADARDA!
Hüda Par, ne zamandan beri veya hangi gerekçeyle Alman istihbaratının radarında bilmiyorum.
Ama MHP, Almanya'daki ülkücü milliyetçi Türk kökenliler üzerinden istihbarat tarafından son cumhurbaşkanı seçimlerinden beri hedefte.
Herhangi bir 'örgütsel eylem' yaptıkları için değil; PKK'lıların örgüt flamalı, terörist posterli gösterilerinde Türkiye'yi hedef alan sloganlarına ve 'Türklerin işyerlerine saldırmalarına' tepki gösterdikleri için...
Alman medyasında, 'istihbarat' üflemesi ile, 'Almanya için tehdit olan Bozkurtlar' algısı oluşturuluyor epeyce bir süredir.
Ben de Türkiye'de karşılaştığım her Avrupalı diplomata, İngiliz asker ve yazar H. C. Armstrong'un 1932 yılında yayımladığı Atatürk biyografisi 'Bozkurt'u tavsiye ediyorum; 'Bozkurt bu" diyerek.
Eylemse eylem...
