Top
Mustafa Kartoğlu

Mustafa Kartoğlu

mustafa.kartoglu@aksam.com.tr

09/05/2023

Bedava ‘aferin' demeyecekler

ABD'nin resmi uluslararası yayın kurumu Voice of America (VOA/Amerika'nın sesi), seçim sonrasına dair 2011-14 yılları arasında Ankara Büyükelçisi olan Francis Ricciardone'den video-görüş yayınladı.

Haber, "Ricciardone, Türkiye'de 14 Mayıs'ta yapılacak seçimlerin ardından Ankara-Washington arasındaki ilişkilerin yanı sıra; demokrasi ve özgürlük alanlarına dair beklentileri VOA Türkçe'ye değerlendirdi" alt başlığıyla sunuldu.

***

Hatırlayacaksınız, CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz, "Biden'dan Türkiye için demokrasiye vurgu yapmasını bekliyoruz" demişti.

Ancak emekli Büyükelçi, VOA'nın belirttiği, CHP'nin beklediği 'demokrasi ve özgürlük' veya ekonomiye değinmedi.

***

Videoda üç cümle vardı:

"Olası bir hükümet değişikliğinin ilişkilerde derhal yeni bir başlangıç anlamına geldiğini düşünmüyorum."

"Ancak siyasi ve diplomatik olmak üzere bütün düzeylerde verimli bir iletişim ve diyalog fırsatını yeniden sunacaktır."

"Hem ABD hem Türk tarafından, derin bir nefes alıp ilişkilere biraz uzaktan bakarak, neden müttefik olduğumuzu, soğuk savaş ve sonrası yıllar içinde neden güçlü bir şekilde bir arada durduğumuzu değerlendirmelerini bekliyorum."

***

Türkçesi;

Başkan Biden'ın desteği filan sizi şımartmasın;

Her şey çok güzel olacak diye beklemeyin, öyle bir garanti yok.

iktidara gelirseniz önceliğimiz siyasi ve diplomatik konular. Diğerleri sonra...

Ancak bir diyalog 'fırsatınız' var...

Bunun da 'verimli' olması lazım.

Müttefik olmaktan anladığımız şeyleri yapmanız lazım. Geçmişte hangi şartlarda 'verimli' müttefikliğimiz varsa, ona göre davranırsanız...

***

CHP'nin 'demokrasi', ittifak ortağı ve CHP listesinden milletvekili adayı Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın 'aferin' beklentisinin karşılığını nasıl vereceği hakkında bir fikriniz vardır artık...

Bedava peynir fare kapanında olur...

KILIÇDAROĞLU; SORUN SADECE AHLAKİ Mİ İSTİHBARİ Mİ?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir kardeşi vardı, hatırlayacaksınız;

Celal Kılıçdaroğlu...

***

CHP'liydi.

Parti üyesiydi.

Ama ağabeyine muhalifti.

Egedesonsoz.com'dan Hasan Dalgıç'ın 9 Ocak 2013 tarihli haberine göre,

DSİ ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nde çalışmış, 2007'de emekli olmuş, hasta annesine bakmak için Tunceli'ye dönmüş, annesini kaybettikten sonra yeniden Kocaeli'ye dönmüş, ancak iş bulamamış, İzmir'e giderek Gaziemir'de Seydi Baba Türbesi ve Rekreasyon Projesi'nde bekçilik yapmaya başlamıştı.

1350 lira emekli aylığı, 850 lira da bekçilik maaşı alıyordu.

"Ağabeyimle telefonda konuştum. Burada çalıştığımı biliyor. Bana başka iş alternatifi gibi bir sunma teklifi diyaloğu yaşamadık. Zaten çalıştığım yer de akrabalarımızın yeri. Her şeyden memnunum" demişti.

Kemal Kılıçdaroğlu da, "Kardeşim evinin ekmeğini alın teriyle kazanan bir emekçidir. İnşaatta çalışan kardeşime de, kolaylıklar, sağlık ve huzur diliyor, alnından öpüyorum" açıklaması yapmıştı.

CHP medyası ve gazetecileri, yazarları ve sanatçıları da 'kardeşinden yararlanmayan mütevazı adam' olarak bu durumu 'şeref madalyası' ile ödüllendiren yazılar yazmışlardı...

2015'te, yine bir akrabasının turizm işletmesinin kafeteryasında işletmeci olduğu haberleri çıktı medyada.

Ama 28 Mart 2015'te 'Kılıçdaroğlu belgeseli'nin tanıtım töreninde yer almadı.

***

Sonra...

15 Temmuz FETÖ darbe girişimi oldu.

Celal Kılıçdaroğlu, ağabeyinin 'FETÖ yanlısı politikalarını' eleştirmeye başladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve hükümetin FETÖ ile mücadelesine destek yürüyüşü başlattı.

Aralıkta denize girerek, "CHP'deki FETÖ'cüleri temizlemezse soyadını Gülen yapsın" dedi.

Mahallesinde muhtar adayı oldu, kazanamadı, "Kemal abim gibi yurttaşa yalan söylemeyecektim" dedi.

'İnşaatta çalışan emekli kardeş' olarak kendisini övenler, hep bir ağızdan 'hain' ilan etti.

Eleştirilerine devam etti.

2017'de AK Parti'ye katıldığı iddia edildi.

AK Parti, "Böyle bir şey yok, başvurusu da etik nedenlerle kabul edilmeyecek" açıklaması yapıldı.

Buna rağmen Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirmeye devam etti.

Çocukları da, 6 Ocak 2017 tarihli Cumhuriyet gazetesi haberine göre, babalarının, 'fiziki ve ruhsal sağlık sorunları olduğunu' ve 'aşırı derecede alkol düşkünlüğü, savurganlık ve kötü bir yaşam tarzı yaşadığını' öne sürerek vesayet altına alınmasını istedi.

Yine vazgeçmedi...

En son 3 Mart 2021'de, Diyarbakır'da, çocuklarının terör örgütü PKK'ya kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutan 'evlat nöbeti'ndeki aileleri ziyaret etti, "Ben de ağabeyimi HDP'den istiyorum" pankartı taşıdı.

19 Ekim 2022'de hayatını kaybetti.

***

Kemal Kılıçdaroğlu ne yaptı?

Ağabeyi, 2016'da eleştirilere başlar başlamaz CHP'den ihraç ettirdi.

Sebebini de 9 Aralık 2016'da NTV'de açıkladı: "Birisi cebine para koydu ve çık bunu söyle dedi."

Aynı gün Celal Kılıçdaroğlu cevap verdi: "Öz kardeşine sahip çıkmasa bile, bu vatana sahip çıksın. Bana da çamur atmasın. Birileri Kemal ağabeyimi yönlendiriyor. Arkamda ne bir müteahhit ne de bir işadamı var. Ben halk olarak yürüdüm. Kimseden para talep etmedim. Ben vatandaş olarak, FETÖ'nün bu ülkeden temizlenmesini istiyorum."

Ne Kemal Kılıçdaroğlu ne de yanlıları Celal Kılıçdaroğlu'nu bir daha muhatap aldı.

Konuşmalarını haber yapmadılar.

Vefat ettiğinde son kez hatırlandı.

Kılıçdaroğlu, cenazesine katıldı.

***

Celal Kılıçdaroğlu, Kemal Kılıçdaroğlu'na en ciddi eleştirilerini FETÖ ve HDP konusunda yaptı. 'Koyun gütmeye gitti, sürü geldi, kendi kayboldu' gibi esprili tweetleri attı...

'Büyük yalan'lar söylemedi.

***

Ama Kılıçdaroğlu, ağabeyine karşı CHP ve medyası üzerinden 'orantısız güç' kullandı.

İtibarsızlaştırdı.

Yok hükmüne getirdi.

***

Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz hafta, kendisi hakkında deepfake (derin sahtekarlık) video/ses kasetleri hazırlandığından bahisle, 'inanmayın, açmayın, paylaşmayın' kampanyası başlattı.

On yıla yakındır FETÖ kasetlerini, dosyalarını siyaset malzemesi olarak kullanmasına rağmen, "deepfake kasetlerin 17/25 Aralık'ta da üretildiğini" bu kez kabul etti.

Medyası ve yanlıları da kampanyaya tam destek verdiler.

'Daha ortaya çıkmamış, belki de olmayan bir kaset' için...

***

Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ve ona destek verenlere karşı kullanılmak üzere üretilmiş yeni bir malzeme bulunca işler değişti!

Kemal Kılıçdaroğlu, ağabeyine karşı ve kendisi hakkındaki kasetlere karşı kullandığı 'ahlak, karakter, dürüstlük' ilkelerini bir anda çiğnedi...

Yeşildağ Ailesi tarafından, "aile ile bağları kopmuş; 17 yıl cezaevinde kalmış; halen cinayet, yağma, iftira gibi suçlardan aranan; bu zaafları nedeniyle FETÖ tarafından korunan ve konuşturulan bir kişi" olduğu açıklanmasına rağmen, Ali Yeşildağ'ın videosunu siyasi malzeme yaptı.

Altılı Masa'dan önce dışlayıp sonra geri aldığı ittifak ortağı İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener de kullandı...

***

Emekliliğinde bekçilikle geçinen ve yoksul ölen kardeşini 'rüşvetçilikle' suçlayan, çıkmamış videosunu baştan kendisi açıklayıp 'sahtedir' diye ön alan Kılıçdaroğlu, buna karşılık, 'hayatı cezaevinde geçen ve ailesi tarafından ilişik kesilmiş' birini ve onun 'FETÖ tarafından konuşturulduğu' videosunu kullanma düşkünlüğünü gösterdi.

***

Bunlar ve -özellikle- bunları yaparken 'siyasi ahlak, dürüstlük ve ilkeli olmak' gibi kavramları kullanmak, FETÖ ve istihbarat taktikleridir...

CHP SÖZCÜSÜ VE LİYAKAT DÜZEYİ

Faik Öztrak...

Kendisine bir zamanlar Türkiye Cumhuriyeti'nin Hazinesi teslim edilmiş...

Devletin yüksek faizle soyulduğu zamanlar...

***

Pek liyakatli diye CHP'ye alınmış.

Ankara otellerinde IMF heyetiyle görüşmede yakalanmış...

***

Önceki gün Erzurum'da CHP konvoyuna yönelik protesto ve taşlı kavgaya (Şehrin Büyükşehir belediye başkanının açıklamasına göre) ilişkin basın toplantısı yaptı.

Hükümeti suçladı.

"Polis korumadı" dedi.

İddialarına kanıt olarak bir fotoğraf gösterdi:

Polis, ellerinde taş olan iki kişinin yanından geçiyordu.

***

O fotoğrafı, terör hükümlüsü eski HDP eş başkanı Selahattin Demirtaş, "HDP mitingi öncesi" diye paylaşmıştı.

Sene 4 Haziran 2015'ti.

Fotoğrafın gerçek olup olmadığı da kesin değil.

***

Fotoğraf sosyal medyada önceki gün paylaşılmış.

İlk kullananlardan biri de yine CHP'li Gökhan Günaydın.

Ama eski olduğunu öğrenince yarım ağız da olsa düzeltme yayınlamış.

***

Ama Sözcü, pervasızca bunu kullanarak, taşlı saldırıdan daha büyük bir kışkırtma/provokasyona girişti.

Cumhur İttifakı'nın 1.7 milyonluk İstanbul mitingini görünce, yine kaybetme kaygısıyla kışkırtmaya sarıldı.

***

Kılıçdaroğlu yönetiminde CHP'nin siyasi etik bakımından getirildiği yeri gösteren gereksiz bir kanıt daha...

Ayrıca kışkırtıcılığı bile ucuz sahtekarlıkla yaparken yakalanmanın gösterdiği liyakatsizliği...

Sahtekarlık da liyakat ister.

SÖZ

Demek ki 'sana söz' sadece seçimde insanları kandırmak üzere kullanılmış bir sloganmış!..

2019 belediye seçimleri öncesi "namus sözü veriyorum, kimse işten atılmayacak" dediği halde CHP'li başkanlar binlerce işçiyi, çalışanı kapının önüne koymuştu.

Üstelik sadece kovmakla yetinmemiş, bir de 'bankamatik' diyerek itibarsızlaştırmıştı ya...

Namus sözünü tutmamak ahlaki bir sorun; üstüne itibarsızlaştırma ile haklılık gerekçesi üretmek ise 'psikolojik savaş' taktiğidir.

Bakın, bu iki oldu...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp