Top
21/02/2023

Ne ara bu kadar kötü oldunuz?

Lağım patlasa bu kadar kirletemezdi ortalığı. Şeytan insan kılığına gelip dolaşmaya kalksaydı aramızda, "bana gerek kalmadı, tatile çıkayım" derdi herhalde.

Deprem yeryüzünü hallaç pamuğu gibi savururken, adeta tüm kötülükleri de kustu üzerimize. Enkaz altında kalan sadece on binlerce canımız değilmiş meğer. Bu toprakları biz yapan ne kadar değer varsa onları da gömdüler el birliğiyle.

Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu bu zincirin son halkası oldu. "Sakın ha" diyor sanayicilere seslenerek: "Depremzedeleri işe almayın. Şehirlerinizin etnik demografisinin bozulmasına çanak tutarsınız."

Nasıl bozacak Adıyamanlılar, Malatyalılar, Hataylılar, Diyarbakırlılar, Urfalılar Batı'daki kentlerin etnik yapısını? Kürt oldukları için mi? Arap oldukları için mi? Yoksa Türkmen oldukları için mi?

1999 depreminin merkezi Kocaeli'nde doğup büyüyen bir kişi nasıl olur da daha cenazelerimizi defnettiğimiz bir dönemde bu sözleri söyler? Muhtemelen birkaç güne kadar kendini kurtarmak için "Yanlış anlaşıldım. Ben Suriyelileri kast etmiştim" diyecek. Nasılsa mülteciye vurmak artık vakayı adiyeden.

Fakat hepimiz çok iyi anladık ne dediğinizi Sayın Zeytinoğlu, merak buyurmayın. Bu ülkede dilinden, derisinin renginden, kılık kıyafetinden dolayı horlanan, aşağılanan, ötekileştirilen o kadar çok insan oldu ki, hepimiz tevile gelmez sözlerinizi çok iyi anladık.

Tıpkı daha acımızın ilk gününde "dayanışmayacağım" diyerek sahne şovuna başlayanları anladığımız gibi. Tıpkı "enkazdan sadece Ak Partilileri kurtarıyorlar" diyecek kadar yalanla gusül alanları anladığımız gibi.

Anlayamadığımız, her biri birbirinden güzel, adeta gözü gönlü tok dervişlere benzeyen milyonların arasında nasıl vücut bulduğunuz. Depremin vurduğu şehirlerde bir dolaşın: Gencecik öğrencilerin, dedeleriyle nasıl omuz omuza gece gündüz insanımıza hizmet için yarıştığını göreceksiniz.

Sırtında erzak çuvalıyla şehrin bir ucundan diğer ucuna koşturan Kur'an kursu talebelerini, "duayla bereketlenir" diyerek çorba kazanının başında bir yandan kocaman kepçeyi döndürürken, diğer yandan Yasin okuyan pir-i fanileri bilir misiniz siz?

Öğretim üyeleri hizmet için tuvalet temizlerken, askerler sırtındaki parkayı giydiriyor depremde titreyen gözü yaşlı anaya. Şırnak'ın kadınları ekmek yapıyor, Bursa'dakiler çorap atkı örüyor köy evlerinde toplanıp.

Bu ülkenin insanını yakından tanımak isteyenler için deprem bölgesi adeta bir okul oldu. Hani İbn Battuta Anadolu'yu anlatırken, "Burası bambaşka! Dünyanın hazinelerini değişmem bu toprağın insanına. Onların kendisi birer hazine" demişti ya tam 700 yıl evvel.

İşte o kıymetli maden hâlâ burada. Öyleyse nereden çıktı bu cürûfat?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp