Şu anda iyi bir kurmaca ustası olmadığıma nasıl hayıflanıyorum bir bilseniz.

Biraz sonra sözünü edeceğim üç günün hikayesini dört başı mamur, ihata edici, düşündürücü, ufuk açıcı bir biçimde anlatırdım.

Söz konusu üç gün:

27,28,29 Mayıs günleridir.

Malumunuz 27 Mayıs, bir darbe tarihi olup Türkiye Cumhuriyeti tarihinde kara bir leke olarak yer alan bir gündür.

Milletin önünün kapandığı, bahtının karartıldığı, umudunun yese çevrildiği sembolik bir günün tarihidir 27 Mayıs.

29 Mayıs ise aksine fethin, yani kilitli kapıların açılmasının, kesik yolların geçilmesinin, yıkık köprülerin tamirinin, aydınlık günlerin müjdecisi bir gündür.

Hz. Fatih Sultan Mehmet Han'ın bu millete ebediyete kadar kutlayacağı bir armağanıdır, 29 Mayıs...

28 Mayıs ise bu iki tarih arasına giren bir ayraçtır sanki;

Sanki 27 Mayıs'ın sembolize ettiği karanlığı yırtıp, 29 Mayıs'ın müjdelediği aydınlığa geçişin miladıdır.

28 Mayıs tarihinde sandıktan çıkan sonuçla beraber yol aydınlanacak ve 'Türkiye Yüzyılı' başlayacaktır inşaallah...