Top
Hüseyin Besli

Hüseyin Besli

atifhuseyin@gmail.com

26/05/2023

Bu tepe o tepe mi?

Önce bir tespit;

Milletlerin mağlubiyetleri salt savaş mağlubiyeti değildir. Fiilli/sıcak savaşı bugün kaybedersin yarın kazanırsın veya tersi.

Asıl mağlubiyet zihinsel mağlubiyettir, karşı tarafın üstünlüğünü zihnen kabul etmektir.

İbni Haldun'dan ödünç olarak ikinci bir tespit daha yapalım;

Der ki Üstad: "Mağlup daima galibi taklit eder..."

Osmanlılar art arda gelen savaş mağlubiyetlerinden sonra, 1700'lerin sonları, 1800'lerin başlarından itibaren yavaş yavaş Avrupa karşısında mağlubiyeti kabul etti.

Hemen arkasından, İbn-i Haldun'un yanıltılmaya hiç tahammülü yokmuş gibi, Batı'yı taklit etmeye başladı.

Askeri yapılanmadan eğitime, edebiyattan sanata, ekonomiden teknolojiye Batı'nın bütün kurumlarının bir benzerini/taklidini Osmanlı mülkünde tatbike başladılar.

Osmanlı uleması her ne kadar Batı'yı taklide başlasa da, yeni açılan mekteplerden daha çok pozitivizm yanlısı öğrenciler mezun olsa da henüz en azından açıktan açığa, din karşıtlığı yapmıyorlardı.

Hatta; Batı karşısında ki mağlubiyetlerini dinden uzaklaşmaya bağlayanların sayısı hiçte az değildi.

Öyle ki; neredeyse, 'İslam terakkiye mâni değildir' temalı, hiç değilse bir makale yazmayan münevver yok gibiydi...

Cumhuriyet gelince;

Her ne kadar Cumhuriyet askeri bir zaferin üzerine kurulmuş olsa da, zihnen mağlubiyeti tescilleyen bir mahiyet arz etti.

Devlet tepeden tırnağa modern (Batılı) bir anlayışla/taklitle inşa edildi.

Üstelik bu kez, mağlubiyetin suçu milletin geçmişte ve halen var olan/devam eden değerlerine yüklendi:

Bundan en büyük payı din aldı. Geçmişe dair ne varsa hepsi inkâr edildi, reddedildi.

Onuncu Yıl Marşı'ndaki; "on beş milyon genç yarattık her yaştan" dizesi işte tam bunu anlatmaktadır.

Bu hal, aralıksız 2010'lara kadar devam etti.

Böylece, tam iki yüzyıldır bu milletin çocukları Batı karşısında mağlup olmuşluk duygusuyla yaşadı.

Hatta, fiyakalı olsun diye kendini 'biz ki mağlup olmuş milletin çocuklarıyız' diye tanımladı...

İki yüzyıldan sonra nihayet, milletin asli evlatları, Tayyip Erdoğan'ın siyasi liderliğinde, özellikle savunma sanayiindeki gelişmeler ve bu gelişmelerin oluşturduğu iklim sayesinde, Batı'ya karşı "biz de size eşitiz, hatta yer yer sizden daha iyi ve sizden daha akıllıyız" demeye,

Yani mağlubiyet duygusundan/prangasından sıyrılmaya başladı.

An itibarıyla bu durum henüz duygu seviyesinde olup;

Bu duygunun melekeye dönüşüp, karakter haline gelmesi için Tayyip Erdoğan'ın siyasi liderliğinin devam etmesi gerekiyor.

Bu bağlamda 28 Mayıs 2023 tarihi, iki yüzyıllık mağlubiyet baskısından kurtulmamız için aşılması gereken son tepe hükmündedir.

İşte bu tepe o tepedir.

Ancak dikkat etmekte fayda var.

O tepe zinhar Uhud tepesine dönüşmemelidir.

Okçular, zafer resmen ilan edilinceye kadar mevzilerini terk etmemelidir...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp