Crivelli ve İrfan Can hariç yaş ortalaması 33 olan 11’le sahadaydı Başakşehir. Hem fiziksel, hem de psikolojik açıdan yoğun bir dönemin ardından tercihlerini değiştirmedi Okan Buruk; grup maçlarındaki gibi, 2 kulvarda da hedefinin peşine koştu. O dönemde Trabzonspor’un da matematiksel şansı vardı mesela, en azından ülke puanını artırabilirdi ama zamanın teknik direktörü asları dinlendirip, gelen eleştirilere, “Kazanacağımızın garantisini verebilir misiniz?” diye garabet bir savunma içerisindeydi! Daha 4’ncü dakikada ilk maçtaki skor avantajını kaybetti Başakşehir. Rakip adına derslik bir goldü açıkçası. Topla sol tarafta çok oynadılar, seri pas yapıp Başakşehir’in dikkatini o tarafa çektiler. Aniden -maçın yıldızı- Falk’ın uzun ters topu ile Warela kanatta tek başına kaldı, ortasında gol geldi. Başakşehir’in hatasından çok, Copenhagen’in taktiksel becerisiydi bu gol. Bu golün başlangıcında yaşananlar, ilerleyen dakikalarda da temsilcimizin başına sürekli iş açtı. Ev sahibi ekip rakip yarı alanda topla oyalanırken çok hızlı oyunun yönünü değiştirdi. Okan Buruk’un öğrencileri baskı yaparken ters top pasını attırmaması gerekiyordu ama çoğunlukla buna engel olmadılar, hep pozisyon verdiler. 4-3-3 başladığı maçta Crivelli’yi ileriye alıp 4-4-2’ye dönen Okan Buruk’un yaşlı tercihi dezavantajı, yarım saatten sonra iyice etkisini gösterdi. Bu sezon 50’inci maça çıkıyordu Başakşehirlilier ve mesela 35 yaşındaki Clichy ve Skrtel; 19’luk Koufmann ve 21’lik Wind’le hiç başa çıkamadı. Skoru iyice kaybetmişken yaş ortalamasını düşüren takviyelerle diri rakibe yanıt vermeyi uman Buruk, tek tesellisini, 66’da kaleyi bulan ilk şutunu çekerek buldu, o kadar. Bir de ilk sarı kart, o kadar kısa pas yapan rakibe karşı ancak son bölümde geldi! Başakşehir Avrupa’da ülkemizi başarıyla temsil etti ama dün Okan Buruk da, öğrencileri de formsuzdu. Mazeret üretebilirler ama bu arenada kabul olmaz. Bu halleri ile veda kaçınılmazdı!